8) Bana Güvenemez Misin?

182 19 4
                                    

Sarı saçlı genç ilişkilerine dair her ihtimali düşünmüş olsa da bunu hiç düşünmemişti. Min yoongi'nin onu terketmesi en beklenmedik olaydı.
Min yoongi sakindi, göründüğünün aksine eğlenmeyi severdi ama en çok park jimin'i severdi. Sarı saçlı genç gözlerini her açtığında onu görmeye alışıktı, her üşüdüğünde ona sarılmasına, ellerinin hep üzerinde dolaşmasına onu bir bebek gibi ilgiyle dinlemesine onu hep kuvvetli bir sevgiyle sarmalamasına alışıktı.

İlişkilerindeki iki yıl boyınca yoongiyi defalarca kez terketmişti. Bazen saçma tripler bazen minik kıskançlıklar bazen kavgalar yaşamışlar tüm bu olayların sonunda sarı saçlı genç ufak bir el hareketiyle yoongiye gitmesi gerektiğini onu istemediğini söylemişti. Elbette niyeti gerçek bir ayrılık değildi ancak jimin sevgilisiyle tartışırken göremediği tüm ilgiyi bu cümlelerden sonra görüyordu.

Sevgilisi korkuyla titriyor ona sarılıyor haklı veya haksız önemsemeden onu hiç bırakmayacakmış gibi sıkıca kucaklıyor, minik özürler diliyor ve tüm yüzünü minik minik öpüyordu. Sarı saçlı genç bu ilgiye aşıktı. Onun yakışıklı yüzüne, daima arkasında duruşuna, onun bedeninden inmeyen ellerine, saf bir sevgiyle bakan gözlerine aşıktı. Onunla kavga etmekten nefret ediyordu çünkü sevgilisi ona her kızdığında acımasızca soğuk gözlerle bakıyordu. Sarı saçlı genç yakışıklı sevgilisinin öfkeli gözlerini korkulu gözlerine tercih ediyor, sırf bu yüzden her tartışmada konuyu ayrılığa getiriyordu.

Onun aksine min yoongi bir kez bile ayrılığı düşünmemiş, teklif etmemişti. Sarı saçlı genç hiç bu güzel adamı kaybedeceğini düşünmemişti. Oysa son kavgalarında yoongi ona bundan hoşlanmadığını söylemiş ilişkilerini bu kadar basite indirgeyemeyeceğini güzelce anlatmıştı. Ne yazık ki park jimin yine aynı hataya düşmüş, her fırsatta onsuz nefes alamayacağını söyleyen sevgilisini sonunda kendinden ayırmayı başarabilmişti.

Sarı saçlı gencin kulakları heryerdeydi. Tüm kampüsten haberi vardı. Sevgilisi iki gündür yanına uğramıyor arkadaşlarına bir başselamı vererek uzaklaşıyor sarı saçlı gence ise gözlerini bile değdirmiyordu.

Nerede olduğunu elbetteki biliyordu. Öğrenmesi dakikalarını alırdı sadece.
Sevgilisi birden bire okulun sessiz çocuğu jeon jungkook'un yanına gitmiş onunla takılmaya başlamıştı.
Jungkook ne kadar sessiz olursa olsun bu grup için hakkında yeterince şey bilinen bir çocuktu. Sarışına göre uzaktan tehlikeli bir imaj verse de jungkook sadece sevimli bir çocuktu. Sevgilisi ve jungkook arasında dostluktan daha ilerisi olmazdı. Ancak yine de arka koltukta her zaman kendisi için yedek bir ceket bulunduran yoonginin bu sefer ceketini jungkook'a vermesi sarışını biraz kırmıştı.

Hakkı yoktu elbette ama kırılmıştı.
Sensiz nefes alamam diyen sevgilisi dün jungkookla kalmış ve dün kendisine numarasını veren kızın numarasını almıştı. Bedeninde sevdiği parmaklar dolaşmıyor, küçük gözler ona aşkla bakmıyordu. Son nokta olarak güzel eller jungkook'un saçlarını karıştırdığında öfkesine engel olamadan yanlarına adımlamıştı.
Jungkook oradan ayrılırken hesap vermesi gereken başkaları olduğundan habersiz fakülte binasına yürüdü.

Sarı saçlı genç soluğu eski sevgilisin yanında aldığında ona arkası dönük olan gence seslendi

"yoongi," gelişi kadar özgüven barındırmayan titrek ses yoonginin içini titretsede elleri cebinde sadece arkasını döndü. Sırtı siyah jeep'in kapısına yaslanırken kendisine seslenen güzel çocuğa dikti gözlerini

"efendim, jimin"  duyduğu soğuk ses tonu sarı saçlı genci üşütürken ona bakan yabancı gözlere daldı. Park jimin yoongiye ulaşabilmek için çok çabalamıştı. Yoongi eskiden soğuk ve yalnız bir çocuktu bakışları daima soğuk olurdu. O bakışlar bile hep sarışının içini ısıtırken, şimdi kendisine dönen  bu bakışlar onu sadece üşütmüştü.

Dear Liar / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin