bazen sinirleriniz bozuk olur, canınız sıkkın olur, kötü bir gün geçirirsiniz ve tam o an da sizi sıkan bunaltan gündelik işler veya sırf insanları kırmamak için sabrettiğiniz tüm davranışlara tahammül seviyeniz çok azalır ve birden içinizden bir şeytanı çıkartırcasına karşımızdakine bağırır yerini bildiririz. evet belki sorunun kaynağı karşımızdaki o sinir bozucu insan değildir ama nedense ona bağırmak kendimizi iyi hissettirir. çığlıktır aslında bu, dur demektir. yorgunum, öfkeliyim, sabırsızım dur lütfen demektir.belki sorunun kaynağı tamamen taehyung değildi, bendim. başından beri onu seven, ona hayran olan, ona bir ateşböceği gibi kapılan yine bendim. beklentilerim, arzularım, hayallerimi hiç diriltmeseydim belki bu kadar kırılmazdım kimseye.
ama yine de rahatlamıştım. daha güçlü hissediyordum. tamamen hayatımdan çıkartacak ve ben sadece kendi hayatıma bakacaktım. yüreğimde parıldayan ateşböcekleri bana hep onun adını vızıldasa da, bana hep onun suretini çizselerde üzerlerine birer örtü çekip bu sayfayı en keskin şekilde yok edecektim.
o gün taehyungun yapmak istediği hiçbir açıklamayı dinlemedim. gözyaşları sanki gerçekten beni kaybetmenin üzüntüsüyle akıyordu, ama inanmıyordum ona, bana dokunuşlarına bana bakışlarına gözyaşlarına inanmıyordum. onun gibi adamlar tehlikeliydi. ben ateşle oynamış elimi de yüreğimi de yakıvermiştim en sonunda.
daha fazla konuşmak istemediğimi söylemiş ve aracından inerken bana tek kelime etmemişti. kısıtlı paramla bir taksi tutup direkt kendimi evime attım.
taehyungla konuşmamızın üzerinden ne kadar zaman geçti saymadım. yugyeomla görüşmelerimiz devam etti, yugyeom benim için gerçek bir dost oluvermişti, çocukluğumdaki gibiydi. serseri ama neşeliydi, kıkır kıkır gülüşleri, tamamen sahte flörtleriyle yugyeom bana neşe olmaktan, beni rahatlatmaktan öte bana adeta bir yoldaş olmuştu.
o günün gecesi her ne kadar yoongi hyunga kendimi atmak istesem de belki taehyung'un ona ihtiyacı vardır diyerek uzak durmuş, evde kısa bir duş alıp kendimi diğer arkadaşımın yanına bulmuştum.
her şeyi en başından ona anlatmıştım.
yugyeomla geçirdiğim bu on günlük süreçte onunla aramız açıldığından bu yana neler yaşadık, başımıza neler geldi hepsini konuştuk.ilkokulda bana aşık olduğunu ve eşcinsel olduğunu böyle anladığını söyledi, bu itirafı beni şaşırtırken aynı zamanda da elinde kurabiyeyle "kookiee, " diyerek peşimde koştuğu zamanları hatırlattı.
bu ikimizi de kahkahalara boğarken sımsıkı sarıldım ona,
"iyi ki varsın yugyeom, kaderimdeki dostum. iyi ki tekrar yanımdasın. buradasın"
kolları sımsıkı bedenimi sararken kulağıma fısıldadı
" sende kookie, sende iyi ki varsın. bu koca dünyada seni yeniden görmek beni nasıl mutlu etti bilemezsin"
yavaşça birbirimizden ayrılırken yüzünde pis bir gülümseme ile bana baktı
bu gülümsemenin ardından gelecek şey beni korkutsada ona bakarak fısıldadım" ne söyleceksin yine"
elleri serseri ama hoş bir edayla saçlarında gezindi, kendinden emin baskın olmaya çalışan yavru bir vaşak gibi sert bir bakış atmaya çalışarak cevapladı beni
" şuuu kızıl hoseok, boş mu acaba"
gözlerim şaşkınlıkla açılırken sesli bir kahkaha salıverdim ortama, içtiğimizden alkolün etkisinden midir nedir bilinmez hem çokça gülüyor kendimizden geçiyorduk. nefes nefese susmaya çalışırken cevapladım onu
" saçmalama, manyak herifin teki o "
bu söylediğime yugyeom daha şiddetli kahkaha atarken artık ikimizde kendimizden geçmiş gibiydik.
uzunca bir süre güldükten sonra onun evinde sızıp kalmıştık.
![](https://img.wattpad.com/cover/232362165-288-k578064.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Liar / Taekook
FanficParmaklarım bir kadehi sarar gibi sararken güzel ensesini, dudaklarım sürterken dudaklarına, son nefesimle fısıldadım "Bin parçaya da bölünsem, her bir parçam yine sana aşık olur, yine senin önünde eğilirdi. O yüzden sakın beni ziyan etme Taehyung...