küçücük tek odalı evimin açık kapısından içeri girdiğimde salonumun ortasında tüm ihtişamıyla bağdaş kurup oturan kim taehyung, elbetteki beklenmedikti. üstelik içtikçe içmiş sarhoş mu uyanık mı belli olmayan bir bakışla bana bakıyordu, 5 şişe devirmiş son şişesini eline almış içerken sanki sabahtan beri beni beklemişte ben gelir gelmez odası aydınlanmış gibi sırıtıverdi
ah taehyung hep çok güzel gülerdi,
kıvırcık saçları uzun siyah kabanı ela gözleri parlayan inci dişleriyle kim taehyung gerçekten bir sanat eseri gibiydi can yakan boğazda acı bir tat bırakan asla erişilmeyecek bir sanat eseriydi
elindeki şişeyi havaya kaldırarak bana selam verdi
hoşgeldin koookiee
en az burada olması kadar hitabı da beni şaşırttı,
Taehyung!? Burda ne işin var, içeri nasıl girdin tanrı aşkına
kıkırdadı, sanki çok komik bir şey varmışta kendini zor tutuyormuş gibi genizden bir püskürtme sesi çıkardı
pffftttt, camın kırık jeongguk, camdan girdim içeri
hafif kırık camımı iyice parçaladığını gördüm öfkelenmeye başlarken çok kısa bir saniye duvara yaslanmış beni izleyen taehyunga baktım, adımlarım kırık cama giderken tamamen kırdığını gördüm, cam parçaları evin içinde değil dışardaydı ama sanki içerden kırılmıştı camlar,
toparladım camları ayağına batmasın dedi homurdanarak
cevap vermedim, zaten çok ısınmazdı odam birde açık kalan bu camla iyice soğuk olacaktı bu kesindi, önümüzün yaz olması bana biraz sakinlik verirken yaza kadar sağlam bir cam yaptıracağımı hesapladım,
kimi kandırıyorum ki beynim kokusu küçük evimi doldurmuş taehyungdan başka hiçbir şey düşünemez haldeydi. ancak yine de kendime verdiğim hiçbir sözü unutmadım.
bakışlarım yeri boylarken elim telefonuma uzandı
seokjını arasam işler daha da karışabilirdi, ona yavaşça arkamı dönerken telefonda yoongi hyungu aradım, taehyung'u buradan almasını rica edecektim. yüzünü görmek canımı yaktığı için minik salonumda arkamı dönüp küçük adımlarla odayı turlamaya başladım, yoongi hyung'un telefonu çaldı çaldı ve çaldı tam kapanacakken hyungun sesini duydum
"velet?"
"yoongi Hyung, tae-"
telefonum birden kulağımdan çekilirken şaşkınlıkla gayet dinç görünen taehyunga baktım. telefonumdaki aramayı gözümün içine bakarken kapatırken şaşkınlıkla açılan gözlerim sadece ona bakıyordu,
böyle dedi taehyung, sanki kızgın gibi veya rahatlamış gibi bir sesle
işte böyle bakacaksın bana jeongguk, o koca gözlerin üzerimden ayrılmayacak anladın mı
Sözlerinin etkisi beynimde yankılanırken kalan son kuvvetimle cevap vermeden telefonuma uzandım,
Hızla telefonu geriye çekerken devam etti"camını kırdım jeongguk, kızmayacak mısın?"
Gözlerim giydiği kabanın düğmelerine kayarken cevapladım.
"hayır sana kızmayacağım, telefonumu verir misin?"
Derin bir nefes sesi aldı Taehyung sanki bu halime tahammül edemez gibi,
"jeongguk -"
Uzatmasını istemedim, konuşmak kendimi savunmak istemedim en kısa yoldan buradan gitmesini istiyordum, zordu bunca zaman sadece bakarak sevdiğim adama şimdi bakmamak çok zordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Liar / Taekook
FanfictionParmaklarım bir kadehi sarar gibi sararken güzel ensesini, dudaklarım sürterken dudaklarına, son nefesimle fısıldadım "Bin parçaya da bölünsem, her bir parçam yine sana aşık olur, yine senin önünde eğilirdi. O yüzden sakın beni ziyan etme Taehyung...