Dört

845 139 58
                                    

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, iyi okumalar 💜

Akşama doğru kurdukları ocakta yemek pişirmişler, sohbet ederek vakit harcamaya çalışmışlardı.

Chan yorgun bir şekilde adımını içeri attığında hepsi ona döndü.

" Çok yorulmuşa benziyorsun hyung. " dedi Jeongin yanına gelerek. Chan kolunu omzuna attı.

" Yakın değillerdi. Biraz fazla yol kat ettik." dedi Chan. " Onlar arkamdan geliyordu, birazdan burada olurlar. "

" Nasıl biriler? " diye merakla sordu Felix.

" O iki kişi zaten en yakın arkadaşlar, ikisi de sakin kişiler. " dedi ve nefes verdi. "Changbin biraz zor biri."

" Seni rahatsız eden bir şey mi yaptı? " diye sordu Minho kaşlarını kaldırarak.

" Hayır, hayır. Öyle değil. Ultra güçlü, iri yarı biri. Biraz korkutucu ve agresif görünüyor. Kötü biri değil ama çabuk tetiklenebilecek biri gibi geldi. "

Hepsi başını sallarken içeri üç beden girdi.

Chan elleriyle tek tek herkesi tanıtmaya başlayacakken Jisung gülerek söylendi.

" Buna gerek yok, yaşlı adam. Herkes kendini tanıtıp konuşabilir.  "

Hepsi gülmeye başlayınca Hyunjin de dayanamadı ve gülmeye başladı. Bu çocukla iyi anlaşacağı kesindi.

Chan gözlerini devirdi fakat o da gülüyordu.

" Ben Seungmin. " dedi Seungmin herkese gülümseyerek. " Eşyaları ve maddeleri hareket ettirebilme gücüne sahibim. "

" Öyleyse bana şu örtüyü uzatabilir misin?" dedi Jisung.

Seungmin yerinden kıpırdamadan örtüyü Jisung'un yüzüne fırlattı.

" Özür dilerim, sanırım biraz sert oldu. "

Yine hep birlikte gülmüşlerdi. Biri hariç, Jeongin onlar içeriye girdiğinden beri içten içe küfrediyordu.

" Ayrıca Hyunjin ve ben yıllardır dostuz."

Hyunjin gülümseyerek onu onayladı.

" Anlaşıldığı üzere ben de Hyunjin. İnsanların zihnine girebilir, düşüncelerini görebilir ve onları manipüle edebilirim. "

Jeongin bulunduğu durumdan nefret etti. Bu korkunçtu.

" Harika bir güç yanlış anlama ama, bu biraz rahatsız edici de. " dedi Jisung.

" Merak etmeyin, sadece gerektiğinde kullanıyorum gücümü. Dostlarımın üzerinde bir kere bile kullanmadım anlayacağınız. "

" Niye? Öğrenmemizi istemediğin düşüncelerin mi var? " dedi Minho Jisung'a.

" Elbette, kıymetli düşüncelerimi bilmeye hakkın olmadığını düşünüyorum. "

" Komiksiniz. " dedi Changbin ilk kez konuşarak.

Jeongin gözlerine inanamıyordu.

Hyunjin

Burada mıydı? O, o gerçekten...

Bir daha karşılaşılabileceklerini düşünmemişti bile.

Bedeni öylece sarsılırken hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu. Gözlerini onunkilerden çekmeye çalıştı. Zordu, sanki takılmış gibiydi. İstemsizceydi her şey.

Hyunjin kendisine gözlerini dikmiş Jeongin'e baktığında sarsılmış hissetti. Nedenini anlayamadığı bir şekilde garip bir his oluştu gözlerine bakarken.

trapped souls // skzWhere stories live. Discover now