Yirmi Üç

753 132 17
                                    

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, iyi okumalar 💜


" Sana emin misin diye sordum, onu öldürdüğünü söyledin. Hatta dondurucuda bile dedin. Şimdi ise kaçtı diyorsun? Junghoon? Sen ne bok yediğini zannediyorsun? " dedi karşısındaki adam sinirle. " Kiminle oynadığının farkındasın değil mi? Kraliçe Alessia, bunu duyduğunda ne olacak? "

Junghoon hırıltılı bir sesle adama baktı. Kanlar içindeydi, mahvolmuştu. Ama o bir psikopattı, buralara kadar onu getirecek takıntıları vardı.

" Umrumda değil. Sorumluluğu ben alacağım, bana istediğini yapabilir. " dedi. " Yeter ki gerçeği bilsin. Felix'in yaşadığını bilsin. "

Ve onu öldürsün.

Madem onun değildi ve olamayacak hala gelmişti, o zaman ölmeliydi. Başkası ile mutlu olamazdı.

" Sen gerçek bir ruh hastasısın. " dedi adam sinirle. " Haber vereceğim. "

°°°

Hyunjin ertesi sabah kahvaltı yaptıktan sonra Jeongin'in kolunu tuttu hafifçe.

Başını ona doğru eğdi çünkü genç olan bakışlarını asla ona çevirmiyordu.

" Biraz konuşabilir miyiz, Jeongin? "

Jeongin olumsuzca başını salladı.

Hyunjin önüne geçti.

" Biliyorsun değil mi? Benim artık bir açıklamaya ihtiyacım var. Kaçarak hiçbir yere varamayız. " dedi ve elini uzattı. Jeongin bir süre düşündükten sonra nefes vererek eline uzandı.

" Biz dışarıdayız. " dedi Hyunjin evden çıkarken.

Jeongin gözlerini yumdu. Elini tutan ele baktı, onu götürmesine izin verdi. Onu isterse her yere götürebilirdi. Dünyanın bir ucuna, başka bir evrene, hiç bilmediği bir yere...Hep yanında olduğu sürece sıkıntı yoktu.

Ama hep yanında olur muydu ki? Şimdi onu ne için götürüyordu? Muhtemelen şöyle diyecekti. ' Bana neden söylemedin? Neden sakladın her şeyi? '

Jeongin ne diyecekti peki? Dediği şeyden sonra ne olacaktı? Bozulur muydu araları? Tutar mıydı bir daha eli böyle?

Hiçbir fikri yoktu.

Hyunjin çimlerin üzerine otururken Jeongin'i de yanına çekti.

Jeongin yavaşça yere otururken Hyunjin ona baktı, keskin gözleri uzaklara dalarken üzgün görünüyordu.

Elini hafifçe saçlarına götürdü. " Hadi." dedi Hyunjin. " Anlat bana, tanıştığımızdan beri davranışlarında bir farklılık seziyordum. Sorunun ne ise, dinliyorum. "

Jeongin Hyunjin eliyle Jeongin'in saçlarını tararken ona baktı.
" Sormayacak mısın sana neden o tilki olduğumu söylemediğimi? "

Hyunjin geri çekti elini. " Çok kızgınım ve kırgınım da. " dedi. " Ama önce neden söylemediğini değil de. " dedi gözlerinin içine baktı. " Neden o gün beni kurtardığını bilmek istiyorum. Neden o evin altında kalacakken geldiğini bilmek istiyorum. "

Jeongin sessiz kaldı. Cümleler taşıyamacağı kadar ağır gelmişti o an.

" Söylemeyecek misin? " dedi uzun sessizlik sonrası Hyunjin.

" Hyunjin. " dedi Jeongin hızla vücudunu ona çevirerek. Hyunjin beklentiyle ona baktı.

" Zihnime girmeni istiyorum. "

Hyunjin hızla karşı çıktı.

" Biliyorsun, yakınlarımın zihnine girmeme konusunda kesin çizgilerim var. "

trapped souls // skzWhere stories live. Discover now