On Beş

800 140 54
                                    

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, iyi okumalar 💜

Seungmin karşısında oturan Chan'a doğru fısıldadı.

" Minho hyung bugünlerde bir ayrı garip."

Chan lokmasını çiğnerken geldiğinden beri tek yaptığı tekli koltukta oturup düşünmek olan Minho'ya baktı.

" Yemek yemeyecek mi? " dedi Seungmin tekrar konuşarak.

" Belki de birimiz onunla konuşmalı. " dedi Hyunjin endişeli bir şekilde yanlarına çökerken.

" Kimseye içini açacakmış gibi görünmüyor. " dedi Chan.

" Belki kardeşi ile konuşmak ister? " dedi Seungmin.

" Denedim, ağzından tek bir kelime bile alamadım." dedi Felix onları duyarak.
" Ona hiç yardımcı olamıyorum. Kafasında ne dönüyorsa ne uyuyor ne de doğru dürüst yemek yiyor. Sürekli düşünüyor. Bu bir an önce son bulmalı. Onu daha fazla böyle görmek istemiyorum. "

Hepsi mutfağa ilerlediler. Changbin iki eliyle yaklaşık otuz yer fıstığını tekte kırıp kaseye yerleştirirken diğerleri şaşkın bakışlarla ona bakıyordu.

" İsterseniz onunla ben konuşabilirim. " dedi Changbin.

" Kalsın. " dedi Hyunjin dehşet içinde Changbin'in ellerine bakarken.

" İkiniz birbirinizden betersiniz, bir de sizin kavganızla uğraşmayalım. " dedi Seungmin.

Changbin Seungmin'e ters bir şey söylemeye hazırlanacakken Felix yorgunca bedenini ona yasladı.

" Markette bir şey olmuş olmasın? " dedi Hyunjin. " Ayrıca Jisung ile konuşuyorlar mı? "

" Hayır. " dedi Jeongin. " O da bir garipti zaten. "

" Birbirleri arasında o zaman. " dedi Seungmin.

Jisung mutfağa girdiğinde hepsi sustular. Changbin ona bir kase yer fıstığı uzattı.

" Teşekkür ederim ama yemeyeceğim, siz yiyin. "

Jisung geri mutfaktan çıkarken hepsi birbirine döndü.

Felix derin bir nefes verdi.

Jisung odasına çıktı. Minho kafasını çok bulandırıyordu.

Onunla konuşmuyordu ama onu o adamlardan korumuştu da. Ondan nefret etmiyor muydu? Yani, en son öyle söylemişti.

Saatler geçti. Gece olmuştu, Jisung uyumaya hazırlanıyordu ama Minho odada değildi. Gelmeyecek miydi?

Yatağına uzandı. Onu bekliyormuş gibi gözükmemek için örtünün altına girdi.

" Hayır Jisung, sana senden nefret ettiğini söyledi. Onu..."

sevmemelisin.

Jisung yüzünü ekşitti. Ağlamak istiyordu.

Kapı açıldı. Jisung gözlerini yumdu hızlıca.

Minho kapıyı kapatıp yatağına oturdu. Jisung'un yüzüne baktı, uyumadığını biliyordu.

" Jisung, konuşmalıyız. "

Jisung gözlerini araladı. Uzun bir bakışma yaşadılar.

" Neden? " dedi Minho soğuk bir sesle.
" Neden bana kızmıyorsun? Neden bağırıp çağırmak yerine sadece gözlerime böyle bakıyorsun? "

" Umrumda değil çünkü. " dedi. " Senin de olmadığı gibi. "

Minho gülmeye başladı. " Benim mi umrumda değil? "

trapped souls // skzWhere stories live. Discover now