20. BÖLÜM -Yemin-

411 62 0
                                    

20. BÖLÜM –Yemin-

İkisinin de birbirine anlatacak çok şeyi olduğu ortadaydı. Sorun, önce kimin başlayacak olmasıydı.

Sat kararlı bir şekilde, soluğu yanında alan çocuğun kolunu tutup, “Buradan hemen gidiyoruz!” dedi.

Heper’in gözlerinde gördüğü korku, yerini şaşkınlığa bıraktı. “Sana da mı haber verdi?” Bu kadının özel olduğuna dair inancı, her geçen gün kuvvetli bir şekilde artıyordu.

Şaşırma sırası Sat’teydi. “Kim? Bahsettiğin haberde neyin nesi?”

“Sazak…” Çocuğun kafası karıştı. “Grubun buraya doğru yola çıktığını söyledi. Sana bir şey söylemedi mi?”

“Sazak burada mı?”

“Ah, hayır! O, şeyyy… Rüzgâr gücünü kullanarak bana bir mesaj göndermiş!”

“Nasıl… Tamam, her neyse, mesaj ne?”

“Bizim burada olduğumuzu öğrenmişler ve buraya geliyorlar…”

“Sorun ne anlamadım, gelmeleri kötü bir şey mi?”

“Şeyyy, sorun… Başlarında Asena varmış ve çocuklar onun burayı yok etmek için geldiğinden şüpheleniyor… Bizimle birlikte!” Heper son sözlerini söylerken, sesi fısıltıya dönüşmüş, bakışlarını kadından kaçırmıştı. Beklenmedik bir tutumdu bu, onu gözden çıkaracağı hiç aklına gelmemişti. Yani en azından hâlâ hız gibi, yabana atılamayacak bir yeteneğe sahipken, böyle davranması saçmaydı. Nede olsa, elde edebildiği güçlerin her zerresine ihtiyacı vardı. Gerçekten, gözü böylesine dönecek kadar korkmuş muydu bu kadından?

Satenay, onun gözlerinde gördüğü duyguyu çok iyi tanıyordu. Hayal kırıklığı… Kardeşinin yanına her gittiğinde, karşılaştığı bakış, işte buydu! Hayal kırıklığı…

“Bu kadarını yapamaz!”

Çocuk mahcup bir tavırla karşılık verdi. “Yapar…”

Satenay, koppa şehrini gözleriyle taradı. Bu güzelim cennet, yok olacaktı… Acele etmezlerse, kendileri de birlikte! Asena’dan nefret etmek için bir nedene ihtiyacı olmadığı halde, sürekli farklı parkurlarda iğrenç planlarla karşısına çıkması, midesini bulandırıyordu. Bu kadının yaptıkları dayanılır gibi değildi. Daha önce kimseye karşı, böylesine yoğun bir nefret duymamıştı. Hayatının en büyük ilklerini, bu adada yaşıyordu.

Kısa bir süre önce Heper’le yakalamaca oynayıp, cıvıldaşan koppalar, şimdi dehşet içinde onları dinliyordu. Öylesine masum, iyi niyetli olmalarına rağmen, neden bela onların da peşini bırakmıyordu? Tıpkı Sat’in peşini bırakmadığı gibi! Daha ödenecek ne kadar bedelleri vardı? Dünyanın her yeri adaletsizlik duvarıyla örülüydü.

Nefret dolu haykırışı alanda yankılandı. “Neden? Bunu neden yapıyor? O ahmağın derdi ne?”

Heper çekingendi. Söyleyeceği şeyi söyleyip, söylememek arasında gidip geliyordu. “Sanırım… Sanırım asıl amacı, seni öldürmek…”

Etrafına baktı. Bu kadar canlı, sırf kendisi yüzünden ölebilirdi. Buna engel olmak zorundaydı. İyi niyetli davranışlarının karşılığı bu olmamalıydı. Keşke buraya hiç gelmemiş olsalardı. O zaman sadece Asena’nın vahşi hayvanlarıyla boğuşmak zorunda olacaklardı. Hatta keşke Heper de, onu bulmak için peşinden gelmemiş olsaydı ve tabi Ateş de ona yardım etmeğe çalışmamış olsaydı. Aslında sorun başlı başına Satenay’ın kendisiydi.

X Serisi 1-DENGE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin