28. BÖLÜM-Kötü Plan-
"Seni aptal! Hiçbir işi beceremiyorsun. İnsanların seni neden çalıştırmadıkları belli... Sana inanamıyorum, elinde bunca imkân varken hâlâ nasıl olurda bir yol bulamazsın. Sayende taşlar kraliçelerini seçti, aylar sonra adaya getirdi ve tacı bütünlemesini sağlayıp tam kontrolü verdi..."
Öfkeyle adama dönüp suratına haykırdı. "Peki, hâlâ neyi bekliyoruz, söylesene? Bizi ortaya çıkarmasını mı?" Sarı gözlerini adama dikip parmaklarını boynuna kenetledi. Adamın korkudan rengi soldu. Ayakları ağır ağır yerden kesiliyordu. "Sana yarın gece yarısına kadar müsaade, olurda yine iksiri bulamamış olursan, gözünün yaşına bakmam, kafanı koparıveririm. Şakam yoktur bilirsin!"
"Elimden geleni yapıyorum efendim." Sıkılan gırtlağından ses, güçlükle çıkıyordu.
Kadın parmaklarını gevşetti. Adamın dizleri üzerine düşüp nefes almaya çalışmalarını umursamadan konuşmasına devam etti.
"Seni bir daha uyarmayacağım. Ya bu işi bitirirsin, ya da ben seni bitiririm. Şimdi git, tacın boşta kalması için ne gerekiyorsa yap! Lanet olsun, tacın sahibi olmaması gerekiyordu. Hatta adada bile olamaması gerekiyordu."
"Taşları yok edemiyor musunuz?"
Adama hiddetli bir tokat attı. Adam uçarak duvara yapıştı. Aceleyle yeniden doğrulmaya çalıştı. Kolu hasar görmüştü. Parmaklarını açıp kapatarak, hasarın boyutunu ölçtü. Sadece biraz ağrı yapacaktı. Ucuz atlatmıştı. Düşen gözlüğünü ıslak zeminden alıp penyesiyle temizledi.
"Senin gibi bir salağa kaldığıma inanamıyorum. Onları yok etmenin dünyayı yok etmekten farkı yok, seni ahmak! Dünyayı yok edeceksek neden bu kadar uğraşıyoruz? Ben insanların korku içinde, kendilerini evlerine kapatmalarını istiyorum. Geçmişte bize yaşattıklarının bedelini ödetmek istiyorum. Asla yenemeyecekleri düşmanların varlığıyla dehşete düşmelerini istiyorum. Babama intikam yemini ettim ve yeminimi tutmama hiç kimse engel olamayacak..." Küçümser bakışlarıyla yan gözle adama baktı. "Hatta senin beceriksizliklerin bile!"
"Yeni kraliçe, Ateş'in yok oluşuyla zaten yıkılmış durumda. Acısını unutmak için uyuyordu ancak bugün uyandı. Bunu tek bir kişi için yapabilir, kardeşi! Onun işini bitirirsek, ruhunu ayakta tutacak hiçbir etken kalmaz. Taşlardan biri boşta kalırsa, diğerleri de yeterince güçlü olmadığı için onu terk edecektir."
"Tamam, zayıf noktalara odaklan. Şimdilik Sihir Ruhu Taşı ve kardeşi gibi görünüyor. Umarım bu işi de eline yüzüne bulaştırmazsın. Yarına kadar iksiri halledemezsen, vampirleri o halde kullanmak zorunda kalacağız. Sen önceliği kıza ver. Kraliçeliği bırakması için ne gerekiyorsa yap!"
"İsterseniz onu öldürebilirsiniz."
"Saçmalama, kraliçeyi öldürmek için, tacı yenmem gerekiyor. Bütün gücümü taşlarla mücadele etmeğe harcayamam. O güç bana, taht boş kaldığında lazım olacak. Vampirleri yönetmek için... Şimdi işinin başına!"
Adam karanlık ve nemli mağaradan çıkarken, kadının istediğini bu defada yapamazsa, onu öldüreceğini biliyordu. Sarı Taş'ın gücünü kullanmaya başladığından bu yana, çok değişmişti. Koppalar ancak anlayabiliyordu. Dördüncü taşı kullanmamalarının geçerli bir nedeni vardı. O taş kötülük taşıydı ve kontronörünü içten dışa değiştiriyordu. Kadının muhteşem güzelliğinin, bir cadınınkine dönüşmesi de bunun kanıtıydı. Kim bilir, belki de sadece ölümün getirisiydi.
Türün refleks zayıflığının nedeni de gerçekten bu olabilir miydi? Ölüm sertliği! Ama kadında sorun yoktu, ayrıca Asena'nın elindeki örnekleri de değerlendirmek gerekirse; evet, onlarında hareketleri kısıtlıydı fakat Zihin Taşı kontrolündekiler kadar dikkat çekici değildi. Offf hiçbir şeyi beceremiyordu, bodrumdaki örneklerinde aklı kıttı. Sözde, ölümü alt edecek buluşuyla, dünyayı yönetecekti. Herkes ona tapacaktı. İnsanlar, vampirler kıymetini anlayacaktı. Her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Bazen o bile, kendinden nefret ediyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
X Serisi 1-DENGE (Tamamlandı)
FantasyKitabın; 26. bölüm dahil, devamını yayınlıyorum. Keyifli okumalar Denge Türkiye'nin en iddialı Vampir romanı! Bu kitapta aşkın sihrini, acının yankısını, savaşın vahşetini ve nefretin en karanlık yüzünü göreceksiniz!