27. BÖLÜM-Umutsuzluğun Gölgesinde-

349 50 0
                                    


27. BÖLÜM-Umutsuzluğun Gölgesinde-

Satenay gözlerini açtığı yeni diyarda, fazlasıyla mutluydu. Buradan ancak aklını kaybetmiş biri gitmek isteyebilirdi. Atmosferin huzur verici ambiyansında durmaksızın dans etmek isterken, hayatı boyunca böyle bir hafiflik yaşadığını hatırlamıyordu.

Mutluluk akın akın damarlarında kol geziyordu. Cenneti andıran yeşilliklere uzanıp ışıltılarla akan şelalenin şırıltılarını dinlerken, Ateş'i düşündü. Aniden içini dolduran Ateş özlemiyle cenin pozisyonu alıp yanında olmayı diledi...

Lucid bir rüyada olduğunun farkındaydı. Yani rüya gördüğünü ve isterse etki edebileceğini biliyordu. Ruhunun tüm samimiyetiyle sevgilisini hayal etti.

Başı Ateş'in dizlerindeydi. Onu ilk ve son kez öptüğü yerdeydi. Yer altı dünyasının kızıl nehirlerini andıran, lav akıntılarının ortasında küçük bir adacık yapmıştı sevgilisi ona.

Ateş saçlarıyla oynarken, Sat gözlerini kapatmış, anın tadını çıkarmaya çalışıyordu. Parmakları teninde dolaşmaya başladı. Alnından çenesine doğru bir yol çizip dudaklarının etrafında gezindi. Ateş'in her dokunuşu tenini ürpertiyor, vücuduna yayılan serinlikle, sarhoş oluyordu. Uyuyor olduğunun, yaşadıklarının rüya olduğunun elbette farkındaydı ama bunları düşünmüyordu. Düşündüğü tek şey, Ateş'in kollarında nasılda huzurlu olduğuydu.

Uyanmak istemiyordu ama etkili bir güç tarafından sürekli dürtüklendiğini hissediyordu. Uykusunu bölmeye çalışan biri vardı ve sinirini bozuyordu. Onu başından def etmek için bile gözlerini aralamayacaktı. Ateş'le olmak güzeldi. Rüyalarında bile olsa, yanında olmak mutluluk vericiydi.

Dışarıdan gelen rahatsız edici sesleri, daha ne kadar duymazdan gelebileceğini bilmiyordu fakat aşkına kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyecekti. Bu onun kendine biçtiği yaşam biçimiydi. Rüyalarda ama sevgilisinin kollarında...

Ateş sıcak tebessümüyle yerinden kalkıp lavların ortasından yürümeye başladı. Rahatsız olmuş görünüyordu.

Satenay bakışlarını ondan ayırmadan, neyin yanlış gittiğini anlamaya çalıştı. Ancak Ateş'in tavırlarından bir şeyler çıkarmak mümkün değildi. Mutsuz olmasına katlanamazdı ve o, fazlasıyla huzursuz görünüyordu.

"Neyin var?"

"Seni çağırıyorlar!"

Sat omuz silkip lavların ortasına atladı. İki adımda elini yakaladı. Başını omzuna yaslayıp "Yanında olmaktan mutluyum." dedi.

"Ama gitmen gerekiyor, sana ihtiyaçları var."

Gerçekten telaşlanmış görünüyordu fakat Satenay'ı buradan göndermeyi hiçbir kuvvet başaramazdı. Elinden geleni yapmıştı. Artık o dünyada yapabileceği bir şey kalmamıştı. Neden onu rahat bırakmıyorlardı?

"Kanımı aşağılayıp küçük görüyorlar. Onlara yardım etmek için nedenim yok. Hem yapabileceğimden fazlasını yaptım zaten, benden alabilecekleri bir şey kalmadı."

Ateş ona dönüpboştaki eliyle yanağını okşadı. "Onlar için değil, insanlar için dönmelisin!"

Satenay öfkelendi. Elini çekip geriledi. "Beni neden geri göndermeye çalışıyorsun? Neden anlamamakta ısrarcısın, kalbimin ait olduğu yerdeyim. Bu kadarını bile bana çok mu görüyorsun?"

Ateş, turuncu, televizyon ekranına benzeyen pencereyi gösteriyordu. "Peki ya o?"

Kadın çekimser bakışlarını o yöne kaydırdı. Uzaktan yabancı bir resme bakar gibi, boş duygularla bakıyordu. Hareket etmediği için vücudu kafasına göre cılız kalmış çocuk, onun gençliğini ve geleceğini adadığı küçüğü değildi sanki. Duyguları, ruhu, kalbi, yaşadığı son acıyla donmuş, dış dünyaya karşı bütün hisleri kaybolmuştu.

X Serisi 1-DENGE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin