Gece o kadar karanlıktı ki komodinin yanında yanan küçük mum olmasaydı önümü bile göremezdim. İmparator Carmun'un yanından sessizce kalktım.
Hayatımda hiç görmediğim Idelberg İmparatorluğu'nun imparatoruyla yatmıştım.Belki de beni buraya getiren şey şanstı.
Ama yine de imparator bunun hayatının en büyük hatası olabileceğini anlayabilir miydi? Sanmıyordum.
İmparatorun 27. cariyesi olduktan sonra onunla yatmak gibi bir isteğim yoktu ama bir şekilde, İmparator beni ziyarete gelmeye devam etti ve şimdiyse benim için İmparatoriçeyi bile terk etti.
( Carmun'un, imparatoriçe ile olan birlikteliği aşk evliliği değil, zorunluluk.)
İmparatorun uyuya kalıp kalmadığını doğrulamak için kontrol ettim.
"Majesteleri..." dedim sessizce.
İmparator düzenli nefesler alıp verirken kıpırdamadığını anladım.
Huzur içinde uyuduğunu gördükten sonra yastığımın altına sakladığım hançeri aldım. Hançeri tutan elim şimdiden korkuyla titriyordu.
'Neden bunca kadın varken beni seçtin ki?'
Onu öldürmek zorundaydım. Babamın yeminli düşmanıydı.
Onu öldürmek ve babamın isteğini yerine getirmek istiyordum ama bedenim düşündüğümden daha fazla titriyordu ve vuracağım darbeyi ıskalayacakmış gibi hissediyordum.
İmparator, ne yaptığımı bilmeden, yüzünde umursamaz bir ifadeyle yatakta uyuyordu.
Elim titredi ve aniden onu öldürmek istemedim. Şeytan denilen imparatora daha yakından baktığımda, bırakın şeytanı, kötü bir adama bile benzemiyordu.
Halkını önemseyen iyi bir imparatordu ve acı verici sırrı olan yaralı bir adamdı.
Bana karşı dünyadaki herkesten daha iyi olan birisini, sırf babamın düşmanı olduğu için zarar veremezdim.
"Hüü, hüü..." Ağlıyordum.
Carmun, ağlamamın sesine rağmen gözlerini açmadı. Sanki ölmüş gibiydi.
Hançeri elimde tuttum. Yerimde donup kaldım, onu önümde huzur içinde uyurken gördüğümde ne hançeri saplayabildim ne de ağlamamı durdurabildim.
Babam bu sefer zaten çok ileri gitmişti. Onu öldürmeseydim, muhtemelen hayal kırıklığına uğrardı o zaman tekrar işe yaramaz bir kız olurdum.
"Özür dilerim."
Hançeri havaya kaldırırken sessizce fısıldadım ve kalbine saplayabilmek için çabucak gerdim ama bunu yapmaya cesaret edemedim çünkü birden aklıma anılarımız geldi.
"Edith, güldüğüne inanamıyorum. Sanırım çiçekler senin gülüşün sayesinde açtı."
Yaz başında açan kiraz çiçeklerini kastediyordu.
"Bundan sonra bu kadar tatlı gülümseme. Başkaları senin gülümsemeni görürse kıskanırım."
O gerçekten çok kıskançtı ve çok sevdiğim ortanca çiçeğine benziyordu...
"Galiba benden ortanca çiçeği isteyen ilk ve tek kişisin."
İsteyecek bir şeyim olmasa bile bana her şeyi verebilecek bir adamdı ve ben onun kalbine az kalsın hançer saplayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Cariyeyi Zalim İmparator Yakaladı
RomansaKız kardeşinin yerine sahte cariye olan bir prenses, sefil hayatını bu şekilde değiştirebileceğini düşündü.Babası tarafından imparatoru öldürmekle tehdit edildiğinde, imparatorun gizli lanetini öğrendi.Durum nasıl onun lehine sonuçlanabilirdi ki? A...