İki mezar kazıldı bu gece, birine kardeşimi, birine sevdiğimi gömdüm.
İki mezar kazıldı bu gece, birine masumiyetimi birine güvenimi gömdüm.
İki mezar kazıldı bu gece birine kalbimi, birine eski Bahar'ı gömdüm.
Artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayac...
Salih, hayranlık uyandıran ses tonuyla, boğazını temizleyip direk konuya dalıp aklındakileri döktü bir çırpıda.
"Abi, kız bayağı dişliymiş onca acıya rağmen, dimdik ayakta durup, birde bize bastı kalayı birçok erkeğin bile kaldıramayacağı şeyler yaşadı iki günde."
Rezidanstaki tek kişilik lüks evine gelip, yüzlerce alkolün bulunduğu dolabı açıp, içinden iki şişe iki de kadeh çıkartıp, camın önündeki siyah deri koltuğunun üzerine oturup, ışıl ışıl istanbul'u izlemeye başladı.
Bir ayağını, ayak bileği dizine gelecek şekilde dizinin üzerine atıp, kadehine doldurduğu içkisini ufak ufak yudumlarken, aklında Salih'in az önce dedikleri dönüp, duruyordu.
Yarkın, Salih bunu demese de farkındaydı. Yine de Salih'in büyülenmiş gibi anlatması canını sıkmıştı. Salih, Yarkın'ın bu dünyada güvendiği nadir insanlardandı.
Buna rağmen, ilk defa böyle ilkel bir duygu kaplamıştı içini. "Salih! Dikilme ayakta geç otur! Doldur bir kadeh kendine." Cümlesini arkasında duran adama bakmadan kurup, önündeki büyük camlardan dışarıyı izlemeye devam etti.
"Yok abi, mesai saatleri içerisinde kullanmıyorum."
Yarkın'ın bu gece ona eşlik edecek arkadaşa, en yakın arkadaşına ihtiyacı vardı çalışanına değil.
"Başlatma lan abine otur, iç diyorsam otur iç!"
"Abi..."
Ağır ağır döndürdüğü başını kaldırıp, öldürücü bakışlarını Salih'in üzerine dikerek sustu. Konuşmasına da gerek yoktu. Yanındaki koltuğa oturup, doldurduğu kadehini parmaklarının arasına hapsetti.
İki adamda sustu. Yarkın, genç kadının gördüğü zamanlarını gözünün önüne getirerek, elinde tuttuğu kadehinden büyük bir yudum içti.
