GİRİFT

26. SON DURAĞIM

Selam, biz geldik. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar.

Mabel Matiz & Kömür ❤️

GİRİFT

26

SON DURAK

Gözlerimi, aralamadan elimi yatağın onun olduğu tarafına uzattım. Orada olduğunu hissetmek istedim.

Gece onunla uyumak, sabah ilk onu hissetmek... Tarifi zor, yaşaması muazzam o his.

Elimi attığım yatağın tarafı soğuktu. Elimle yeniden yoklayarak gözlerimi araladım. Yoktu.

Saat kaçtı ki? Nereye gitmişti?

Bu kadar saat uyumuş olamazdım değil mi ? Yoksa uyumuş muydum.?

Yatakta kendini yukarı çekip, oturarak önüme gelen saçlarımı üstten düzeltip, sol omuzuma attım.
Komodinin üzerinde olan telefonumu alıp, saate baktım.

Saat, henüz sabah 8:30 du. 'Çok uyumamışım aslında' diye mırıldandım.
Telefonumu alıp, rehberimi açarak Yarkın'ın adının üzerine tıklayarak aradım.
Telefon, çaldı çaldı, çaldı ama cevap verilmeden kapandı.

Ben yataktan kalkmak için hareketlenirken, odanın kapısı açıldı. Kapı kendi kendine geriye gelip, açılırken meraklı gözlerle kimin olduğuna bakmak için gözümü kapıdan ayırmadım.

"Günaydın mercimeğimin güzel annesi"

Elinde bir tepsi ile içeri girip, benim yattığım yatağın tarafına dolandı. O dolanırken ben hafif hafif kayarak, yatağın kenarında ona oturması için yer açtım. Geldigi yerde benim açtığım kenara oturdu.

Elindeki tepsiye baktığımı fark ederek, dudaklarını dudaklarıma kapattı. Yumuşak ama ihtiraslı öpücüğü bütün iliklerimin yumuşaması sebep olmuştu.

"Çatma kaşlarını yavrum. Ellerim doluydu açamadım Allah'ıma"

Kaşlarımı mı çatmıştım? Farkında değildim.

"Yoo, çatmadım ben kaş, göz" diyerek kollarımı göğsümde kavuşturdum.

"Kaşına, gözüne kurban olduğum mercimeği üzme" bakışlarıyla elindeki tepsiyi işaret etti. "Bak, sana neler getirdim"

Elindeki kahvaltılık dolu tepsiyi gösterdi.

"Kahvaltını güzel yap ki çabuk toparlayın."

"Hasta değilim ben!" Diye huysuzlandım.

"Değilsin tabi ya, biliyorum karım dün gece gayet sağlıklı, verimli bir gece oldu." Dudakları iki yana kıvrıldı. Onun bu haline karşılık, bende gülmeden edemedim.

"Çok edepsiz bişi oldun sen" diyip, elimin içini dudaklarına kapattım.

Kapattığım elimi öperek, çatalına batırdığı, peyniri yemem için bana uzattı. Dudaklarımı aralayarak, aldığım peyniri çiğneyip, yuttum.

Büyük, süt dol bardaktan süt almak için elimi uzattığım da , benden önce davranarak bardağı kavrayıp, dudaklarıma yaklaştırdı.

İçtiğim sütü tepsiye bıraktığında bakışları dudaklarıma kaydı.

"Ne, oldu?" Diye kıvrandım nazlı nazlı.

Gözleriyle dudaklarımı işaret edip,
"Süt kalmış" diyerek yanıtladı.