Selam ✨ Biraz edebiyat yapmak istedim bu bölüm. Ne yapsan mutlu olamadığın günler vardır ya insanın öyle bir hal içindeyim o yüzden bunu yapmak rahatlatır diye düşündüm umarım sıkmaz sizi.iyi okumalar 💗
(Düzenlendi)
*****
Kime koşarsın canın yandığında? En sevdiğine mi? Seni en çok sevene mi? Kim kabul eder acılarını olduğu gibi? Bana sorsalar anneme derdim. Canım yandığında, mutlu olduğumda anneme koşardım. Başka bir ihtimal düşünmezdim. Çünkü acılarımı da sevinçlerimi de olduğu gibi kabul edecek tek bir kişi vardı hayatımda. Annem.
Belki de gelecek hakkında hiç tereddüt etmeden düşündüğüm için hayat elimden en güvenli sığınağımı almış ve beni tam beş yıl sağanak da bırakmıştı. Hiçbir zaman anneme sığındığım gibi sığınamamıştım kimseye. Hayat bana demişti ki; "Artık büyüme zamanın geldi. Kendi başının çaresine bakacaksın."
Ve ansızın büyümüştüm. Anlamıştım ki, ben kendimi korumasını bilmeyen bir çocukmuşum. Beni koruyan ailemmiş. Zor olmuştu ama korunmayı da öğrenmiştim. Kollamam gerekenleri de kollamıştım. Peki neydi eksik olan?
Sorumluluklarımı yerine getirirken yaşamayı unutmam dışında hiçbir sorun yoktu aslında. Ne zaman kendim için bir şey yapmıştım? Beş yılda en çok neye gülmüştüm? Kalbimi hızlandıran bir şey olmuş muydu? Olduysa peşinden gitmiş miydim? Cevap veremezdim. Cesaret edemezdim. Belki olmadığından belki de olduğunu vicdanıma yediremediğimden.
Ne zaman cesaretlendim peki? Neydi yaşamaya çalıştığım hayatı sorgulatan? İşte buna çok net bir cevabım vardı.
Her şey kehribar gözlü bir adamın hayatıma girmesiyle değişmişti. Yeni düzene koyduğum hayatıma büyük bir tekme ile girmişti. Artık göreceği her şeyi görmüş zavallı bünyeme 'hâlâ biraz çocuksun' demiş ve beni kendi yalanlarımdan uyandırmıştı. Kendimi nasıl bir yalanın içine soktuğumu göstermişti.
Nefret etmiştim bu yüzden. Ondan, beni küçük görmesi yüzünden, isteklerinden, benden daha güçlü oluşundan, en çok da gözümü açışı yüzünden nefret etmiştim. Günden güne bir biblo gibi yaşadığımı gösterdiğini kabul edememiştim. En az benim ondan nefret ettiğim kadar benden nefret ettiğinden, bilemezdim bu adamın her şeyim olabileceğini.
Günler geçti bakmaya korktuğum kehribar gözler bakmaya doyamadığım oldu. Asla yapmam dediklerimi yaptığımda ve bunları onunla yaparken pişmanlık hissetmediğimde dedim ki; 'Onur hayat sana sığınağını geri verdi. Şimdi güvendesin. Şimdi güvenebilirsin.'
Beş yıl beklemişim ben onu. Düştüğüm yerden beni çekip çıkarmasını beklemişim. Elbette hayatta olan her şey gibi bu da zor olmuştu. Birine güvenmek ve elini tutmak cesaret isterdi. Düşününce iyi ki izin vermiştim elimden tutmasına. Şimdi istediğim kadar düşeyim, yeter ki o tutsun elimi. Çünkü artık biliyorum ki benim için çarpan tek bir kalp, hayatımı kurtaracak nefesim olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşıyoruz İnadına | GAY
General Fiction🔞 / Cinsellik içerir. "Bazen yanlış tren seni doğru istasyona götürür. " * Eşcinsel karakterleri konu alan bir kurgudur.