Keyifli okumalar🤍
(Düzenlendi)***
Hiçbir zaman kolay bir hayatı olmamıştı. Fakat on altı yaşında, yapayalnız ağladığı dört duvarlar arasında bile asla isyan etmemişti.Hayatının hiçbir safhasında "Neden ben? " dediği yoktu. Onurla gelen ilklerinden biriydi belki de bugünkü isyanı.
Neden ben? Neden beni rahat bırakmıyorsunuz? Neden benim yüzümden başkaları zarar görmek zorunda? Neden birini sevmeme izin vermiyorsunuz? Neden ona dokunuyorsunuz?
Onur'un yattağı yatağa bakarak düşündüğü şeyler artık isyan etmeye adım adım gittiğini gösteriyordu.
Bugün gizli numaradan aldığı arama sayesinde onun tehlikede olduğunu öğrenmişti. İnanmak istemesede Onur'a ulaşamaması ve riske atamayacak kadar kalbinde yer edindiği gerçeğini göz ardı edemeyip çabucak yola koyulmuştu. Endişeden yolları unutması dışında her hangi bir sorun olmamış.Ona ulaştığı o anı unutamıyordu. Onur'un, onun için bu denli kıymetli olduğunu anladığı o anı tabii ki unutamayacaktı. Boynundan akan kana, kan ona iyi gelmemesine rağmen, elini bastırmış ve bilincini kaybetmemesi için onunla sürekli konuşup durmuştu. O anlar aklına üşüştüğünde hâlâ garip hissediyordu.
Kerem'i yolda aradığı için hastaneye gelmeleri vakitlerini almamıştı. En yakın hastaneye ulaşmışlardı.
Bars aynı hataları tekrar yapıp onu yine zân altında bırakmamak adına Umut'a haber vermişti. Işık dahil herkes hastaneye geldiğinde zân altında kalanın kendisi olmasını sorun etmemişti. Isınamadığı Mert'in bile bağırmalarını yutmuş sadece Onur'un boynundaki bandaja ve uyuyan yüzüne bakıp durmuştu. Bir süre sonra Keremle Mert'in birbirine girecek gibi olmasına daha fazla dayanamayıp sadece Kerem'i uyarmıştı. Hemen ardından gelen doktor da en fazla iki kişinin kalması konusunda konuşunca odadan gitmek istemeyen Işık ve geldiğinden beri tek cümlesi 'gitmeyeceğim' olan Bars tek kalmıştı.
Onur'a odaklanmış bakışlarını kafa hizzasında beliren küçük beden bozmuştu. Onur'a benzeyen kız çocuğu, büyük gözlerini kırpıştırarak yumruk olan elini Bars'ın önüne doğru açarak uzattı. Bars bakışlarını kısa bir süre elindeki şekerde tutup tekrar durgun bakışlarını ela gözlere dikti.
"Bu benim en sevdiğim elmalı şeker. Normalde kimseye vermem ama senin olabilir. "
Utangaç olsa da onun için büyük itirafının ardından yanakları allandı. Bars gülerek elindeki şekeri kendi avucuna aldı.
"Benden hoşlanmadığını sanıyordum."
Dudak büzüşü kahkaha atma isteği uyandırsa da sadece tebessüm etti.
"Ben Şövalyeyi paylaşmayı sevmiyorum.. Şövalye seni, benden daha çok seviyor. "
Bars'ın tebessümü solarken kalbine giren sancı ile olduğu yerde kasıldı. Dili düğüm olurken 'seni seviyor mu gerçekten? ' sorusu kafasında dönüyordu.
Işık'ın yüzüne düşen, sarıya dönük kumral saçı şefkatle kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Onun en sevdiği her zaman sen olacaksın. Şövalye sana çok değer veriyor. "
Işık dolu gözlerini üzerinde tutup gülümsedi.
"Biliyor musun? Ben üzgün olduğumda Şövalyenin kokusunu böyle çokça içime çekerim. Sen de üzgün gözüküyorsun.O yüzden onun kokusunu seninle paylaşabilirim."
Yanağına uzanan el küçük parmaklarını göz pınarına bastırdı ve konuşmaya devam etti:
" Böylece ağlamana gerek kalmaz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşıyoruz İnadına | GAY
General Fiction🔞 / Cinsellik içerir. "Bazen yanlış tren seni doğru istasyona götürür. " * Eşcinsel karakterleri konu alan bir kurgudur.