Önüme koyulan kısır tabağına bıkkın bir bakış atıp yalvarır gibi Nebahat teyzeye döndüm.
"Teyzem gözünü seveyim valla bak çok doydum, hem benim bayağı işim var gitmem lazım"
Kafasını iki yana sallayarak reddedip önüme acayip derecede yağlı sarmalardan koymaya devam etti. Resmen zeytinyağı içinde yüzüyordu sarmalar. Yağlı koku midemi bulandırıyordu.
Yüzümü buruşturmamak için ekstra bir çaba sarfederek bir eliyle omuzuma dokunan Ayşegüle baktım.
"Ee Nihat var mı sevdalı olduğun biri?"
İstemsizce yüzümü buruk bir gülümseme kaplayınca utançla yüzümü eğdim. Sanki yüzümdeki ifadeden kimi sevdiğim belli oluyordu. Benim ne kadar saf duygularla sevdiğim aşkımı anlamayacaklardı, biliyordum.
O yüzden korkuyordum ya zaten. Yanlış anlaşılmaktan sapkın damgası yemekten, iğrenç bakışlara maruz kalmaktan.
Oysa ki ben hiçbir şey beklemeden seviyordum Asım'ı. Bir kadının bir erkeğe olan aşkı kadar yüceydi benim aşkım. Hiçbir farkı yoktu.
Ne kadar anlatırsam anlatayım bunu göremeyeceklerini biliyordum. Bu yüzden benden bir cevap bekleyen kıza buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim.
"Var, uzun bir süredir aklımda olan biri var"
Bunu söylediğimde neden yüzünün düştüğünü anlamıştım.
Aysegülün bana karşı hislerinin olduğunun farkındaydım ama kalbim başkası için atarken ona umut vermek istemiyordum."Şey ayıp kim olduğunu sorabilir miyim?"
Bir anda ne cevap vereceğimi bilemeden öylece dondum kaldım. Daha sonra aceleyle ayağa kalkıp gitmem gerektiğini söyleyerek hef ikisiyle de hızlıca vedalaşıp kendimi apartman boşluğuna attım.
Boş ve sarsak adımlarla merdivenlerden inerken sadece tükenmiş gibi hissediyordum. Bütün enerjim elimden alınmıştı ve bir kere onunla konuşsam hepsi yerine gelecekti.
Ellerimi cebime sokup aynı sarsak adımlarla bir yandaki apartmana girdim. Yorgun bakışlarla merdivenlere bakıp
Yavaş yavaş çıkmaya başladım.Kendi dairemin olduğu kata gelince elimde olmadan karşı daireye bakmıştım. Duvara yaslanarak yürüyüp anahtarla evimin kapısını açıp girmeden önce kapalı kapıya bir bakış daha attım.
Canım yanıyordu ulan. Eskisi gibi gelip benimle konuşmasını istiyordum. Daha bir ay geçmeden özleminden delirecek durumdaydım. Nasıl bu hale gelmiştim, ne ara bu kadar sevmiştim bilmiyordum ?
Onunlayken o kadar kendimden geçmiştim ki kalbimi ona kaptırdığımdan haberim yoktu. Yokluğu yüzüme vurduğunda farketmiştim geri dönüşü olmayan bir yola girdiğimi.
Derin bir nefes aldığımda kalbim sıkışmıştı. Kahverengi kapıya bakmayı bırakıp evin içine girdim. Boş bakışlarla ilerleyip salondaki koltuğa bedenimi sanki bir çuval gibi bıraktım.
Çok yorgundum, dinlenmek istiyordum.
~
Zar zor uyuduğum uykumdan sıçrayarak uyanıp bir süre karanlıkta tavanla bakıştım.
Kapının zili kulaklarıma dolduğunda neden uyandığımı da anlamış oldum.
Tek elimle gözlerimi ovuşturup esneyerek kapıya ilerledim. Direkt kapıyı açtığımda önce alkolün keskin kokusu burnuma doldu, daha sonra kapıya yaslanmış başı yere dönük nedeni gördüm.
"Asım"
Kalbimde bir hızlanma olurken sesim kuru ve şaşkın çıkmıştı. Ne yapacağımı bilmediğim için öylece eğik başına bakıyordum.
İçeri davet etsem sen kimsin de evine gireceğim demesinden korkuyordum, konuşmaya çalışsam tersleyecekti.
" Şey... Yatağımı bulamadım da.."
Ne dediğini anlamadığım için boş boş suratına bakıp hiçbirşey demeden kapıyı sonuna kadar açıp kenara çekildim.
Içeriye girmek için bir adım attığında yere düşmeden son anda gövdesinden tuttum.
Yüzlerimiz arasında pek bir mesafe olmadığını kafamı kaldırınca farketmiştim.
Ben mi yoksa tuttuğum beden mi titriyor emin değildim. Bakışlarımı gözlerinde tutmakta zorlanırken derin bir nefes aldım.
Ama anında pişman olmuştum çünkü alkolün keskin kokusu bile onunkini kapatamıyordu.
Böyle geçen birkaç saniyenin sonunda gereksiz bir öksürmeyle
Geriye çekilip gözlerimi kaçırdım."Sen salona geç ben sana yorgan getireyim"
Kafasını sallayıp onaylayınca yüzüne bir daha bakmadan yorganları koyduğum dolaba gidip ince bir yorgan aldım.
Salona geri döndüğümde biraz önce benim uyuduğum koltuğa yığıldını gördüm.
Galiba çoktan uyumuştu. Çok fazla içmiş olmalıydı. İlerleyip elimdeki yorganı üstüne sıkıca örttüm. Sonrasında ne yapacağımı bilemeyerek bir süre huzurla uyuyan yüzü seyrettim.
Biraz daha bakarsam olduğum yere eriyeceğimi düşünüp kimse beni görmediği halde utançla gözlerimi kaçırdım.
Bakmaya bile kıyamıyordum. Ne ara böyle sevecek duruma gelmiştim. Düştüğüm şeyin bir çukur olduğunu sanarken, dipsiz bir kuyu olduğunu farkedememiştim.
Ne yapacaktım, nasıl üstesinden gelecektim hiç bilmiyordum.
*
Başı ağrıdığı halde bölüm yazdığı için yazara bir alkış alabilir miyiz?Bölüm nasıldı? Bundan sonra neler olacak sizce?
Yarın belki yine bu çifte bölüm gelir ama tam belli değil diğer kitaplara da yazabilirim.
Hepinizi çok seviyorum küçük civcivler 💛🐤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Bey Gay +18
Storie breviEsmer bir ten, gömleğinden taşan kol kasları, hafif kısılmış ciddiyetle bakan ela gözler, kirli sakal, siyah ve kahve arası saçlar. Allahım galiba harbiden cennete geldim ben! Gözlerim bugün ikinci defa kararırken, bu sefer aldığım darbe kafama de...