Karşımızda bize şokla bakan kadını yutkunarak izliyordum.
"Ne dedin sen?"
Avazı çıktığı kadar arkasında durduğum adama bağırıp elini öne doğru savurdu.
"Ne demek siz sevgilisiniz?"
Elini tekrar savurduğunda yüzünde gördüğüm sinir beni ciddi anlamda korkutmaya başlamıştı. Saçlarını çekiştirirken bir bana bir de kardeşine bakarak sinirle soluyordu.
"Öyleyiz abla, konu burada kapandı" dedikten sonra aynı şekilde elini savuran adama bakıp istemsizce koluna tutunmuştum.
"Sen ayarttın değil mi kardeşimi? Belliydi zaten birlikte yatmanızdan. Kesin sen zorla girdin kardeşimin koynuna, çeldin benim düzgün kardeşimin aklını! " Diyerek bana saldırmaya çalıştığında ağlayarak geri çekilip ablasını tutan sevgilime baktım.
"Abla sus artık!"
Aynı şekilde karşılık vererek bağıran sevdiğimle birlikte elimi dudaklarıma kapatıp ses çıkarmaya çalışmıştım.
"Susmayacağım Orhan! Ne demek bir erkekle sevgili olmak!? İbne misin sen!?" Dedikten sonra durmadan devam etti. "Sen de ağlama sanki masummuş gibi! Her şey senin başının altından çıktı zaten!" Dedikten sonra Orhan'ın kollarından sıyrılmıştı. Yanıma gelip kolunu kaldırarak yüzüme tam tokat atacakken Orhan sinirle tutup geriye çekti ablasını.
"Abla sınırını aşma!" Diye evi inletecek kadar bağırdığında benim ağlamam şiddetlenmiş ve art arda gözyaşlarım akmaya devam etmişti.
"Bak gördün mü? Salak bir ibne yüzünden ablana bağırıyorsun!" Diyerek o da ağlamaya başladığında artık dizlerim kendini tutmayı bırakınca yere düşmüştüm.
Bu kelimelerin bir benzerini babam bizi terk ederken duyduğum için o anı tekrar yaşıyor gibi hissediyor, kalbimin sıkışmasına engel olmaya çalışıyordum.
"Abla git" diye dişlerinin arasından konuşan sevgilimle birlikte kafamı iki yana sallasam da bunu görmemişti sevdiğim.
"Bu velet için ablanı mı karşına alıyorsun ha sen!?" Diyerek bu sefer de Orhan'ı ittirmeye çalıştığında yutkunmuştum.
Bu iş iyice sarpa sarmaya başlamıştı ve ben yaşadığım aynı anları Orhan'ın da yaşamaması için zorla kendimi kaldırıp kapıya doğru yönelmiştim.
Sessizce ilerleyip tam kapının önüne gelince kolumdan tutulmamla birlikte geriye savrulup kocaman ve sert göğse çarptım burnumu.
"Bir yere gidecek varsa o da ablamdır" dediğinde ağlayarak kafamı iki yana sallıyor, aynı zamanda da Orhan'a sarılmayı ihmal etmiyordum.
Onu ne kadar korumak istesem de olmuyordu, her seferinde dönüp dolaşıp yine ona sığınıyordum.
"Yani o ibne veledi bana tercih ediyorsun?" Diyerek şaşkınlıkla eliyle bizi gösteren kadına bakmayı reddedip kollarımı daha da sıkı sarmıştım karşımdaki bedene.
"Ben kimseyi kimseye tercih etmiyorum. Kabul etsen de etmesen de Korhan'ı seviyorum ve sen eğer bize tahammül edemiyorsan gideceksin bu evden" diye bağırdığında irkilince omuzlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışmıştı.
"Bak bebeğim kendine gel, bırak şu ibneyi dediğim öğretmen kızla tanıştırayım seni. Mutlu mesut çocuğunla birlikte yaşarsın olmaz mı?"
Ne kadar Orhan'ın hayır diyeceğini bilsem de kurduğu cümlelerle kalbime bir öküz otutturmuştu.
"Korhan olmadan ben mutlu olamam" diyen adama daha da sıkı sarılıp kopmamak istedim o an.
"Yavrum aklın karışmış senin. Hadi gel doğru yola dön. Düzgün, normal bir hayat yaşa"
Duyulan adım seslerinden dolayı bize yaklaştığını anladığım kadın daha da yakından konuşmaya başladığında Orhan'ın nefeslerinin hızlandığını fark etmiştim.
"Bak senin aklını çelmiş belli. Sen böyle biri değilsin ki. Hadi gel kardeşim benim" dediğinde Orhan hırsla beni arkasına alıp ablasına doğru dönmüştü.
"Abla ben ona aşığım, ilk ben onu sevdim ilk adımı da ben attım! Kimse benim aklımı çelmedi! Ben buyum işte!" Dediğinde tişörtünden tutunarak kafamı sırtına gömdüm.
"O zaman benim de senin gibi bir kardeşim yok artık!" Dedikten sonra zaten toplu olan valizine doğru adımladı.
"Sizin gibi iğrenç insanlarla birlikte kalmanın anlamı yok! Bir daha ne beni görürsün, ne de o çok sevdiğin yeğenini. Sonuçta onu da bozmanı istemem!"
Söyledikleri kelimelerden sonra ikimizi de kenara ittirip dışarı çıkmış ve bahçede oynayan çocuğunu kolundan tutarak ilerlemeye başlamıştı.
Orhan da benim gibi yere düşerken hızla önüne geçip sarılmaya çalışmıştım. Ellerim sırtını sararken damlayan gözyaşları omzumu ıslatıyordu.
"Özür dilerim" dediğimde yanlardan sarkan ellerini belime koyarak düzgünce oturdu ve kapıya sırtını verdi. Beni de kucağına çekerken omzuma kafasını gömmüştü.
"Özür dileyecek kişi sen değilsin güzelim" dediğinde ağlamam daha da şiddetlenince daha da sıkı sarılmıştık birbirimize.
Ne olursa olsun ikimiz birbirimize sığınmıştık yine.
Ben baştan beri sevmedim bu ablayı zaten sndjwd. Bebişler ya bir de ben Korhan'ın babası hakkında bir şey dememiştim değil mi? Gerilere baktım bulamadım ama eğer demişsem gidip düzelteceğim hemen.
Neyse öyle bir şeyler işte, kötü günler bitti şimdi minnoş günlerde dnfjsf.
Hadi sarıldım size kocaman, hatalarım varsa affedin beni ve görüşürüzzzz.