Otel odasında oradan oraya koştururken çalan telefonuma son anda yetiştim. Erken kalksam da benim için çok şey ifade etmiyordu, uyandığımdan beri hazırlanmak için çaba gösteriyorum. Telefonumu açıp makyaj masasına oturdum. Kızlara bakarken gülümsedim.
"Hello bebek!" Diye yüksek sesle bağıran Rana'nın ardından Eylül'ün sesi yükseldi bu sefer.
"Yüzünü görene cennet vaat ediyorlar yalnız."
" Gaye sen nasıl bizi Rana ile başbaşa bırakıp şehir değiştirirsin. İnsan bir haber verir. Kaç gündür beynimizi yedi ya. Gaye'yi aradım mi? Gaye nasıl?"
"Ne var bunda en sevdiğim arkadaşımı merak etmek de mi suç oldu."
"Bari bizi sevmediğini yüzümüze yüzümüze deme be. Utan" onların bu hallerini hemen özlemiş olmam da garipti. Bir yandan makyaj yaparken bir yandan da onların sitemlerini dinlemeye devam ettim. Nasılsa konuşma sırası bana da gelirdi.
"Nereye gideceksin de sen bu kadar süslendin nankör Gaye."
"Aşkım nereye gidiyor olabilir eniştemiz ile buluşacak."
"Ya ben sana mi sordum bir sussana."
"Kaç dakika sonra yanıma geleceksin sen desene bana. Etiket kolisi arabanın bagajında kalmış onunla ağzını bantlamaz miyim senin."
"Ya kızlar bir susun da Gaye bir konuşsun." Diyen Masal son noktayı koydu ve artık top bendeydi.
"Ya aşklarım sizi çok özlemişim." diye mırıldandım. Eylül elleriyle kalp yaparken Masal öpücük atmayı tercih etti.
"Birlikte kahvaltıya gideceğiz. Biraz vakit geçirelim istiyoruz. Hem birbirimizi de tanıyoruz bu sayede." Sözlerimin ardından Rana kılıçlarını kuşanmış bir halde bana söylenmeye başladı.
"Ben hadi kahvaltıya gidelim desem sabah erkenden kahvaltıya mi gidilir dersin ama elin adamlarına gelince konu saat daha 10 olmamış sen hazırsın." Sevdiği insanları paylaşamayan birisi olan canım arkadaşımın sitemleri kolay kolay dinmedi.
" Bebeğim seninle de gidiyoruz ya. Gitmesem on gün söylenirsiniz." Masal ve ben kahkahalarla gülerken Rana kamerasını ve sesini kapattı. Muhtemelen kendi kendine söylenmeye devam ediyordu.
" anlat aşko bu adam nasıl bir adam?" Meraklı ve aslında korumacı Eylül ortaya çıktı sonunda.
" ay hiç bilmiyorum ama çok iyi birisine benziyor zaten eğer kötü olduğunu hissetseydim gelecek cesareti de bulamazdım."
" kanka zaten her yazana da gidilmez Allah aşkına. Bu devirde iti var çakalı var başına ne gelir kim bilir insanın."
Çok doğruydu ben gerçekten ona karşı en az bir tereddüt hissetseydim şuan burada olmazdım ama karşımdaki kişi bana değer veriyordu bunu çok iyi hissediyordum."Haklısın tabi." Bir süre sıradan şeylerden, işten bahsettikten sonra telefonuma düşen arama ile kızlara veda ettim. Onların yüzündeki imalı sırıtmalar beni de gülümsetirken telefonu açtım.
"Ben geldim, lobide seni bekliyorum."
" Bende birazdan geliyorum." Çantamı ve ceketimi alıp odadan çıkarken aynadaki yansımama baktım. Telefonu hala kapatmamış konuşmaya hazır bir şekilde bekliyorduk.
"Odadan şimdi çıktım. Asansöre doğru yürüyorum." Boş koridorda topuklu ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu.
"Bende asansörlere doğru ilerliyorum." Asansörün tuşuna bastım. Bir üst katta olan asansörün gelmesi ile bindim. Muhtemelen telefon çekmeyecekti ama gene de kapatmadım. 3 kat indikten sonra kapı yavaşça aralandı. Tam karşımda gördüğüm adam kalbimin yerini bana bir daha hissettirdi. Beyaz bir gömlek giymişti, siyah pantolonu ile oldukça şık duruyordu. Kolunda saati ve gözlerinde gözlüğü ile oldukça karizmatik bir haldeydi. Telefonu benim gibi kulağında tutuyordu. Adımlarım ona doğru giderken telefonu kulağından çekti ve muhtemelen aramayı sonlandırdı. Ben de telefon tutan elimi indirdim. Yanına yaklaşınca beklemediğim bir hamle ile bana sarıldı. Saçlarımın üstüne bir öpücük kondurduğunda sanki sığınağım oymuş gibi hissetmeye başladım. Kolunu omzuma atıp beni kendine yaklaştırdı.
"Merhaba" dedim çekingen çıkan sesimle. Bana ne oluyorsa onu görünce oluyordu. Oysa mesajlaşırken hiç böyle hissetmiyordum nedense.
"Merhaba" dedi oldukça neşeli çıkan sesiyle. Çıkışa doğru yürümeye başladık. Onunla vakit geçirmek, onu tanımak istiyordum. Zaten buraya gelme nedenim de bu değil miydi? Lobideki birkaç kişinin bakışı eşliğinde dışarıya çıktık. Biraz ileride duran arabasına doğru ilerlerken bir anda durdu.
"Ne oldu?" Dedim merakla. Gözlerim onun gözlerindeydi ve merakla diyeceği şeyi bekliyordum.
"Annem" dedi neredeyse fısıltı ile çıkan sesiyle. Etrafa baktım ama bizden başka da kimse yok gibiydi anlamaz bakışlarım ona dönünce gülümsedi. Cebinden çıkardığı telefonun kamerasını açınca olayı çaktım.
"Annem seni çok merak etti de birkaç tane fotoğraf göndersem sorun olur mu?" Olumsuz anlamda başımı sallayınca arka arkaya poz vermeye başladık ama hala kolu omzumdaydı.
" Bu sayede bizim de fotoğrafımız oldu." Arabanın kapısını açtı benim için. Kendi yerine geçerken istemsizce gülümsüyordum. Sebepsiz yere gülümsemeler de oluşmaya başlamıştı.
Onun da benden bir farkı yoktu aslında. Onun gülüşü oldukça karizmatik dururken ben muhtemelen pişmiş kelle gibiydim. Kendi halime daha da gülmek istedim. Torpido gözünden çıkardığı gülü bana uzattığında gözlerimden neredeyse kalp çıkacaktı."Teşekkür ederim." Elimi dudaklarına götürüp öptü. Resmen ne olduğunu anlayamıyorum. Garip ve güzel geliyordu.Akıp giden trafikte ilerlemeye başladık. Telefonuma gelen mesajları umursamadım ama mesaj sesleri Baran'ın da dikkatini çekti.
" Çok ısrar ediyor bir bak istersen."
"Kızlar günün sonunda beni delirtecek. Bugün senin yanına olacağımı bildileri için muhtemelen merak ediyorlar." Telefonumu açtım. Gruptaki mesajlara şöyle bir göz attım daha sonra onlara güzel bir fotoğraf bıraktım.
"🤮"
Gaye:
Gaye: Aşklarım sakiiiiin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...