"Baran!" Bir yandan araba kullanıyor, bir yandan da ses göndermeye çalışıyordum. Bugün o kadar çok işim vardı ki ama aksi gibi hiçbir şey yolunda gitmiyordu.
"Annen ile akşam konuşsak olur mu? Ben bugünü kurtarmaya çalışıyorum. Neler oldu bir bilsen?" Kırmızı ışıkta durunca telefonumun kontrolünü tekrar sağladım. Baran anında çevrimiçi oldu. Dün annesi gelmişti ama bizim konuşmaya fırsat olmamıştı. Bugün akşam için sözleşmiştik. Benim gibi ses kaydettiğini görünce gülümsedim. Birkaç saniye içinde mesajı ulaştı.
"Tabi ki." dedi kısa bir süre duraksadı. Derin bir nefes aldı. Birkaç sayfanın değiştirildiğini fark ettim. "Ben de henüz eve geçmedim zaten. Hem ne oldu? En son depoya gideceğim demiştin?" sesindeki sorgulayan bir tını vardı. Sabah konuştuğumuzda depoya yani kızlar ile başarmaya çalıştığımız iş için hazır olan ürünleri depodan alacaktım. Numuneleri gereken yerlere teslim edecektim falan filan.
"Gidemedim." dedim. Ses kaydığını gönderdim, kırmızı ışık yandığını arka arkaya çalan korna sesleri ile fark ettim. Telefonumu tam karşımdaki telefon tutacağına sabitlerken görüntülü arama tuşuna bastım. Gaza yüklenirken o aramayı cevapladı.
"Güzelim, araba kullandığını neden demedin?" takım elbisesi ile karşımdaydı, ceketini üzerinden çıkarmıştı ama üzerinde bulunan takımın yeleğini ona çok yakıştırdım.
"Yaa." dedim bir yandan ona bakıp bir yandan da trafiği kontrol ederken. "O kadar gergindim ki seninle de konuşamadık." diye mırıldandım. Gideceğim yere giden sapağı kaçırınca elimi direksiyona vurdum istemeden. "Kahretsin."
"Sen niye bu kadar gerildin ki?" diye sordu. Telefonu kendine daha da yakınlaştırıp beni inceliyordu muhtemelen. "Her şey yolunda demiştin?"
"Değilmiş." dedim u dönüşü yaparak geldiğim yolu tekrar giderken. "Depoyu su basmış, temizlik için gelen adamlar kutuları kaldırmış. Birçok şey yok."
"Özel mülk değil mi?" dedi kaşları çatılırken "Nasıl oluyor o iş? İnsanlar başkalarına ait olan şeyleri nasıl alıp gidiyor.."
"Hayatım, sorun aslında o değil. Yarın için Masal birisi ile toplantı ayarlamış, babasının bir arkadaşı, bu alanda da adını duyurmuş birisiymiş ve yatırım yapmaya hazır adam ama elimizde numune yok." Ne yapacağımızı bilmiyordum. Bir süredir kozmetik alanında adımızı duyurmak, kendi ürünlerimizi üretmek, denemek istemiştik ama sandığımızdan zorlu olan süreç biz çok yormuştu.
"Kötü olmuş." dedi, eline aldığı kalemi birkaç defa çevirdi. "Ne olacak peki adam size bir süre daha veremez mi sonuçta etiketleri bile hazır değil miydi bu ürünlerin?"
"Öyle de." dedim sonunda kaçırdığım sapağa saparken. "Ben kızlara da bir şey diyemedim, haberleri yok yani. Çünkü oraya koyma fikri de benden çıktı. Masal ile Eylül o kadar hazır ki bu toplantıya." derin bir nefes aldım sinirle. Sabahtan beri birkaç defa onlarla konuşmuş, durumu anlatmaya çalışmıştım ama ne yazık ki cesaret edememiştim. "Şimdi temizlik şirketine gidiyorum. Belki onlar bir yere koymuştur. Tek umudum bu."
"Halledersin." dedi tekrar kameraya yaklaştı. "Ben sana inanıyorum eğer benim yapabileceğim bir şey olursa.."
"Tamam." dedim temizlik şirketinin önüne arabayı durdurdum. Telefonumu onun gibi elime alıp yüzüme yaklaştırdım. "Sen?" diye mırıldandım gözlerine bakarken. "Nasılsın?" bunu şimdi sormak beni biraz rahatsız etse de o bunu umursamadı.
"İyiyim hayatım." dedi güzel bir gülüş gönderirken. "Çok iyiyim hem de aşık olduğum kadını annem anlatıyorum sık sık." dedi ona mesaj atma nedenimi bana hatırlatarak. Ellerimi yüzüme kapattım istemsizce. Utanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...