Yaşamış olduğumuz garip buhranın içinden çıkıp az da olsa kendime geldiğimde kendimi yatağıma atmıştım. Çok yorgundum. Hayatımda değer verdiğim bir insanın kaybetme korkusu beni yerle bir etmişti. Ölüm çok acı ama var olan tek gerçekti. Rana, bana bunu bir defa daha yaşatmıştı ve galiba onu eski haliyle görmeden tam anlamıyla da iyi olamayacaktım.
Baran...
Hayatımın en garip anında hayatıma giren, her gün beni şaşırtan tek insan olabilirdi ki ben kolay kolay hata yapmazdım. Basit sandığımız telefon numarasını bile defalarca kontrol ederdim ama olmuştu işte. Bir yanlış numara hayatımızın birbirine değmesine neden olmuştu. Son zamanlarda bana en iyi gelen şey oydu. Yanımda olması, varlığını hissetmem çok ama çok iyiydi. Onun yanına ansızın kalkıp giderken ya da aklımdan bu düşünce geçerken bile onunla alakalı bir şey düşünmüyordum. Karşımdaki insanın kim olduğunu bile bilmeden böyle bir şeye kalkışmak akıl işi değildi. Herkes iyi değildi. Ne olacağını bilmeden çıktığım bu yol kalbimin çiçek açmasına neden olmuştu. Kalbimin orta yerine ekilmiş tohum onu görünce filizlenmiş, onu gördükçe kocaman bir çiçeğe dönüşmüştü. Şaka gibiydi ama bana evlenme teklifi etmişti. Bana evlenme teklif etmişti. Planlı şeylerden hoşlanan bir insan değildim. Benim için en bu en güzel olandı. Plansızca, aniden. Zaten insan kalabalık insan grubunun içinde yapılmış bir evlilik teklifinde birbirlerine dair ne bulabilirdi ki...
Gözlerimi zorlukla araladığımda odamın içi aydınlıktı. Gözlerimi açıp kapattıktan sonra kendime gelmeye çalıştım. Yatağın içinde oturduğumda karşımdaki aynadaki yansımama baktım. Çok kötü gözüküyordum. Yerimden kalkıp odamın içindeki banyoya ilerledim. Kısa bir duş alıp kendime çeki düzen vermeliydim. Kısa bir duşun ardından dolabımdan mavi kot pantolon ve beyaz bir üst çıkardım. İnce bir hırkayı da aldıktan sonra dolabı kapattım. Yatağın üstüne koyduğum kıyafetleri giyerken saçlarımdan su damlıyordu yere. Banyoya tekrar dönüp saçlarımı nemli bir hale gelene kadar havluyla kuruttum. Saç kurutma makinesini sevmiyordum. Saçlarımı çok kabartıyordu ve istediğim gibi şekil veremiyordum. Makyaj masasına oturunca elim hiçbir şeye gitmek istemedi. Aklımdan Rana çıkmıyordu ve o bu haldeyken hiçbir şey yapamazdım. Yüzüme nemlendirici sürdüm ardından kirpiklerime maskarayı boca ettim. Makyaj masasından kalkıp telefonuma ulaştım. Eylül çoktan uyanmış olmalıydı. Arama tuşuna bastıktan sonra telefonu hoparlöre aldım. Bu sırada çantamın içine lazım olan eşyaları koyuyordum.
"Günaydın Gayesi." oldukça neşeli sesine gülümsedim. İyi şeyler oluyordu demek ki.
"Günaydın canım. Güzel haberlere ihtiyacım var."
"Sana çok güzel bir haber vereyim o zaman. Bizim kız oldukça iyi. Yani bir takım sorunlar varmış ama onlar da zamanla atlatılacak şeylermiş. Masal yanında şimdi. Kalabalık istemiyorlar, tek tek girdik." sevinçle yerimde zıpladım. O sırada odanın kapısı iki defa tıklandı. Annem olamazdı o kapıyı çalmaz direk içeri girerdi, babam şehir dışındaydı. Baran..
"Çok sevindim canım. Bir yarım saate bende gelirim." Odanın kapısı aralandı. Baran'ın izin isteyen bakışları beni buldu. Onu onayladığımda odama girdi.
"Gece boyu onu gördüğüm an gözümün önünden gitmedi. Onu iyi görmeye o kadar ihtiyacım vardı ki Gaye." Eylül konuşmaya devam ederken ben elimdeki çantayı yatağın üstüne bıraktım. Bakışlarım Baran'daydı.
"Bende çok iyi değildim. İyi şeyler olmasaydı kendimi kolay kolay toparlayamazdım." iyi şeyler. Baran yüzündeki tebessümü ile bana sarıldığında bende kollarımı ona sardım. Kokusunu içime çektiğimde Eylül'ün sesi tekrar duyuldu.
"Bu arada eniştemiz nerede? Nereye gönderdi anneciğin onu?" sonra kısa bir süre duraksadıktan sonra sesi duyacağı şeyden korkuyor gibiydi. "Göndermedi demi? Bilirim ben onu, yanında tutar. Gaye eve de aldıysa kesin damat gözüyle baktı. Sende kendini bir anda adamın kollarında buldun, tabi buldun yakışıklı adamı. " Baran'ın kollarından ayrılıp hızla telefona ulaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...