Merhabaaa
Kısa bir aradan sonra geri geldim, daha sık bölüm atıp sona ulaşmayı hedefliyorum. Yorumlarınız benim için çok kıymetli.
Hepinizin bir günü diğerinden güzel geçsin..."Ne?" dedim şaşkınlığım vermiş olduğu tedirginlikle. Afallamıştım. Kurduğu cümle beni neredeyse yerle bir etmişti. Yüzünde benim aksime oldukça ciddi bir ifade vardı. Annemin karşısında bile bu kadar ciddi değildi.
"Senle ben evlenelim mi? Benimle evlenir misin?" bana doğru birkaç adım atıp aramızda varla yok arasındaki o boşluğu yok etti.
"Sen?" dedim bakışlarımı yüzünden çekmeden. Şoka uğramış gibiydim."Sen ciddi misin?" Saçlarımı geriye doğru atıp üstümdeki şaşkınlıktan kurtulmaya çalıştım ne yazık ki bu mümkün olmadı. Onu es geçip yatağın kenarına oturunca bakışları bana döndü.
"İyi misin?" tam karşıma diz çöküp oturdu. "Bu anın seni bu kadar şok edeceğini düşünmemiştim. İçimden geçeni dile getirdim. Olmasını istediğim şeyi." Gözlerimi gözlerinden çekemiyordum ve sanki kocaman bir taşın altında tek başıma kalmış gibiydim. Bu anın bana bunu hissettireceğini hiç düşünmemiştim.
"İyi değilim." dedim sağ elimi kalbimin üstüne koyarken. Ardından sol elimi tuttu, kendi kalbine koyduğunda onun da benden farklı olmadığını elimin altında çarpan kalbinden anladım.
"Ciddi misin sen?" diye sordum tekrar. Yüzündeki ciddiyeti koruyor olması beni sakinleştirmiyordu. Gülümsemesini istedim.
"Hemen yarın evlenelim demiyorum." dedi, sesinde onun sorduğu soruyu sorguluyor olmamın hayal kırıklığı vardı. "Birbirimize bir gelecek vaat ediyorsak ben bunun bu şekilde olmasını istiyorum. Yanımda istiyorum seni. Gözümün önünde ol yanı başımda. Seni geride bırakıp gitmek istemiyorum." dedi bir solukta. Ne diyeceğimi bilmiyordum."
"Annem, babam?" diye mırıldandım. Ona kalbim benden önce cevap veriyordu ama mantığım şuan bile beni yalnız bırakmıyor. Bulunduğumuz anı sorguluyordu. "Her şey çok yeni. Bir anda gelişiyor sanki." Kalbinin üstünde duran elimi bıraktı. Ayağa kalktığında ona bakmaya devam ettim.
"Tamam. Ben anladım." verilmiş bir cevabım olmamasına rağmen bozulmuştu. Kapının kenarındaki valizine doğru ilerledi.
"Ne anladın?" oturduğum yerden hızla kalkıp önüne dikildim. Uzun boylu birisi olduğu için başımı kaldırdım.
"Hayatında önceliğin olan şeyler var senin. Mantığın hiç devre dışı kalmıyor. Küçücük bir an bize dair bir şey geçse kalbinden sanki kendini durduruyorsun." sesi sert değildi ama sözleri ondan hiç duymadığım kadar sertti. Beni kısa bir süre içinde bu kadar iyi tanımasına bir anda sinir oldum. "Ben seni ilk gördüğüm an kadar verdim, hayatıma bu kadınla devam etmek istiyorum dedim." Bunu bende istiyordum, hayatımdan bir anda çıkıp gitmesini de istemezdim. Onun yanında mutluydum. Kendimi iyi hissediyordum.
"Evlenelim."
"Ama senin ne düşündüğünü ya da nasıl karar vereceğini düşünmedim, benimde devam edersin sandım." durdu. Kurduğum cümleyi kısa bir süre idrak ettikten sonra rolleri değişmiştik.
"Ne?" dedi maraton koşmuş gibi derin bir nefes alırken. "Ciddisin değil mi?"
"Evet." başımı hızla sallarken kollarının arasında girdim. Haklıydı kendimi bildim bileli hep devrede olurdu benim mantığım. Onsuz karar veremezdim ama ilk defa kalbimin sesi çok güçlüydü. Bağırıyordu, feryat figan ediyor beni duy diyordu. Sanki evlilik teklifi almamış gibi sakinleşmiştim kollarının arasında. Heyecanım bakiydi, şaşkınlığım yerini garip bir huzura bırakmıştı. Bir anda kendimi daha iyi hissetmiştim. Bu öyle anlatılacak bir an değildi.
"Ama bu kararımızı bir süre kimse bilmemeli. Hele de Rana bu durumdayken ben de bu konuyla öne çıkmam istemem, anla beni." saçlarımı öperken derin bir nefes aldığını fark ettim. Başımı göğsüne yasladım.
"Uygun bir ortamda herkese söyleriz acelemiz yok." Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Gözlerindeki hayal kırıklığı yerini neşeye bırakmıştı. Ciddi ifadesi ise daha sakin bir ifadeye yer vermişti. "Ne oldu?" başını iki yana sallayıp göz kırptı.
"Eğer sana olumlu bir cevap vermemiş olsaydım beni bırakıp gidecek miydin?"
"Belki.." cümlesini tamamlayamadan annemin bana seslenen sesi duyuldu. Kollarını üzerimden çekerken cümlesini tamamlamasını bekledim ancak o kapının yanındaki valizini açmak için eğildi.
"Belki ne ?" dedim ısrarla. Valizinden siyah bir eşofman altı ve gri bir sweat çıkardı. "Cümleni tamamlar mısın lütfen?"
"Gaye." onun yanı başında duruyordum. Annemin tekrar bana seslendiğini duyunca eliyle kapıyı gösterdi. "Belki sana zaman tanırdım diyecektim, şimdi sen annenin yanına git ben de tarihe geçecek abeslikteki evlilik teklifine üzüleyim." kıkırtılarım büyüyüp derin bir kahkahaya dönüştü. Elimi omzuna koyup omzunu sıvazladım.
"Haklısın. Kim müstakbel kaynanası ile konuştuktan sonra evlilik teklifi eder ki annem duysa seni kapı dışarı eder çok ayıp." tekrar gülünce o da bana eşlik etti.
"Telafi ederim ama bu an bize dair bir anı olarak kalır."
"Telafi edilecek bir şey yok, beklenmedik şeyler her zaman en güzel olandır." odanın kapısını aralayıp çıktım. Kapıyı kapatırken ona tekrar baktım. Hayatıma ansızın giren adam, monoton hayatıma renk katmış, dengemin bozulmasına neden olmuştu. Dudaklarımda eşsiz bir gülüş olmuştu. Umut olmuş kalbimin yerini buldurmuştu. Elimi kalbime koydum. Çok hızlı atıyordu.
"Ey kalbim, yolunu şaşırırsan yolunu bulduracak bir adama denk geldin. Ne mutlu sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...