Evin kapısını açan annemin arkasından sessizce içeriye geçtik. Valizimi yukarıya çıkan merdivenin yanına bırakırken Baran'da bana eşlik etti. Çaktırmadan ona baktım. Gergin olduğunu yüz ifadelerinden anlamasam da hissediyordum. Salona geçen annemin ardından mutfağa yöneldim. Mutfak tezgahının üstünde bulunan sürahiden kendime su doldurdum. Birkaç yudumda içtikten sonra bardağı yerine bıraktım, bende gergindim. Bir şeyleri gizlice halleden bir insan olmamıştım hiçbir zaman. Arkamı döndüm, nereye gideceğini bilemeyen Baran mutfak kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
"Su ister misin?" başını olumlu anlamda salladı.
"Lütfen." yeni bir bardak alıp su doldurdum. Doldurduğum bardağı ona uzattım. Aslında her konuda rahat olan ben kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum. Bu konuşma nasıl olsa olacaktı. Ne kadar iyi o kadar güzeldi.
"Gaye, buraya gelin lütfen." annemin sesini duyunca el mahkum salona doğru ilerlerdik. Yanımda duran Baran'dan güç alıyordum. İster istemez kendime onu bu duruma düşürdüğüm için kızdım. Kendi halinde bir hayatı olan adamı almış, İzmir'e getirmiş, hayatına bir anda dalmış ve resmen düzenini bozmuştum. Onun bir işi, düzenli ve hatta fazla düzenli bir hayatı vardı. Adı ne olursa olsun kimse kimsenin hayatına bu denli müdahale etmemeliydi.
"Gaye sana diyorum." annemin sesi beni kendime getirirken karşısındaki berjerlere oturduk. Ben hem onun hem de kendimin savunucusu olarak her türlü iç savaşa hazırdım.
"Anne, yanlış anlaşılacak bir şey yok." yanlış anlaşılacak bir şey yok ki. Her şey yeterince ortada değil mi?
"Yanlış anlamadım ki zaten ortadan kaybolan kızımın sevgilisi olduğunu öğreniyorum sonra da sevgilisini de alıp geliyor. Bunda yanlış anlaşılacak bir şey yok."
"Tamam, farkındayım. Sana haber vermeliydim ama sen şehir dışındaydın. Bu kadar çabuk döneceğini bilmiyordum."
"Gene de bana haber vermen lazımdı. Karşı komşunun evine gitmiyorsun ki başka bir şehre gidiyorsun." Haklıydı. Hele de şu şartlar altında, her gün işlenen kadın cinayetlerinin olduğu bir yerde çok haklıydı.
"Haklısın. Haber vermem lazımdı."
"Evet. Mesela sevgilin olduğunu da söylemeliydin."
"Anne lütfen." Çaktırmadan Baran'a baktım. Aramızdaki tartışmaya odaklanmış bir şekilde konuşma sırasının ona gelmesini bekler bir hali vardı.
"Lütfen falan değil Gaye. Sosyal medya üzerinden mi öğrenecektim?"
"İlk sana mı fotoğraf atsaydım anne. Ben sana gizledim sanıyordum." Kırdığım potla Baran'ın bakışları bana döndü. Her an gülebilirdi.
"Gaye!" Baran bana bakarken dudaklarını oynatarak bir şey sordu. Anlamadım. Bakışları anneme kaydıktan sonra hafif bana doğru eğildi.
"Annenin adı ne?" Annemin bizde olan gözleri konuştuğumuzu anlamıştı ama ne konuştuğumuzu bilmiyorum.
"Ceyda." Koltukta eski halini alınca anneme hitaben konuştu.
"Ceyda Hanım, önce kendim adına sonra da Gaye adına sizden özür dilerim." Annemin bakışları önce bana sonra da ona değdi. Benden beklediği özür onun için ideal damat adayından geliyor olması ayrı bir şeydi.
"Uzun zamandır sizinle tanışmak istiyordum ama bu şekilde ansızın olması kötü oldu. Gaye'yi o halde tek başına gönderemezdim, kusura bakmayın."
"Anne ya abartılacak bir şey yok. Hayatımda birisi var o da şuan senin karşında. Bu kadar germe bizi." Normal davranışlarının dışında davranıyor, yüzü aslında memnun olduğunu belli ediyordu.
"Gaye, senin bir anda gitmek için geçerli bir nedenin var mı?"
"Merak ettim anne, yanında olmak ve onu görmek istedim. Sevdiğim insanın kokusunu solumak istedim ne var bunda?"
"Bunda bir şey yok zaten ama sen de benim endişelerimi anlamak zorundasın. Dünyanın haline bakıp kendi davranışını bir akıl süzgecinden geçirmen lazım."
"Haklısın, bu konuda o kadar haklısın ki. Bir anda karar verdim ve senin ertesi gün eve geleceğini düşünemedim. Hem başıma bir şey gelecek olsa evimin önünde dururken ya da yolda yürürken de gelebilir. Ona güvendim ve kalbimin sözünü dinledim ilk defa." İçimi bir nebze olsun döküyor olmak beni rahatlattı. Evet, bir risk almıştım ama bu risk hayatımdaki en güzel riskti.
"Sakin ol kızım. Benim dediğim gibi size karışacak, sizi yönlendirecek halim yok. Bu yaşadığınız şey size ait. Doğru ya da yanlışa siz karar vereceksiniz. Sadece senin adına korkuyorum."
"Ceyda Hanım, lütfen korkmayın. Gaye benim için çok değerli. Ona zarar gelmesine izin vermem, zarar da veremem. Onu seviyorum." Gözleri gözlerime değdi. Bunu duymak onca hengamenin içinde beni rahatlatan bir şeydi. Annem ayağa kalktı. Adımları salonun kapısına doğru ilerlerken bir anda durdu.
"Akşam yemeğini hazırlayacağım, o zamana kadar misafir odasını hazırla Gaye. Üzerinizi değiştirin. Duş alın. Sonra konuşacağız."
"Ben bir otele giderdim."
"Dediğimi yapın, hadi." Baran'ın yerine annem karar vermişti çoktan. Onun seceresini öğrenecekti çünkü. Annem salondan çıktıktan sonra bende ayaklandım.
"Gel hadi." Salonun sağındaki koridorun biraz ilerisinde, banyonun tam karşısındaki odanın kapısını açtım. Baran da eline aldığı valizi ile yanımdaydı. Odaya girdiğimde, serili olmayan nevresimleri sermek için hareketlendim.
"Bu odayı genelde kimse kullanmaz. Zaten öyle çok fazla yatılı misafir de gelmez. Kızlar geldiğinde benim odama kamp kurarlar. Çarşaflar da temiz." Gerekli gereksiz bir çok detayı verirken bir yandan da yatağın örtülerini serdim. Odanın içindeki banyonun kapısını aralayıp içeri girdim.
"Bu banyoyu kullanabilirsin." Dolaptan temiz el havlusu ve vücut havlusu çıkarıp yerine asarken el sabunu da koydum yerine. Dolabın içinde bulunan daha önce yanlışlıkla aldığım erkekler için özel olan şampuanı da çıkardım.
"Daha önce kimse kullanmadı. Sana kısmetmiş." Ne dediğimi bende bilmiyordum. Banyodan çıkarken onun bana yüzünde tebessümü bile baktığını fark ettim."Ne oldu?" Kendini toparladı. Eli ile saçını karıştırırken gözleri bendeydi.
"Bir an düşündüm de..."
"Neyi?" Merakla ona doğru bir adım attım.
"Biz evlensek mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...