Yeni bölümü atıyorum ve ben kaçıyorum.
Yorum ve beğeni, herhangi bir destek cümlesi, motive edici her şey kabulümdür.
Kendinize iyi bakııın.Birbirini kovalayan saatlerin ardından nihayet ameliyattan çıkan doktorun yüzünde yorgun da olsa var olan gülümseme hepimizin umudunu bir anda yükseltmişti. Rana zorlu saatleri atlatmış, doktorunun dediğine göre kaza esnasına başına aldığı darbelerle beyin kanaması geçirmiş, kanamanın boyutu küçük olduğu için kanama engellenmiş. Karın boşluğunda var olan derin kesik kan kaybetmesine neden olmuş ve verilen kanlar ile ameliyat başarılı geçmiş.
"Ömrümden ömür geçmiş gibi ya." Eylül başını omzumdan kaldırdı, ilerideki çöp kutusuna elindeki su şişesini atmak için gitti. Tam karşımdaki duvarda yaslı bir şekilde bana bakan Baran hepimizin en çok da benim en büyük destekçim olmuş, elinden geleni yapmıştı. Aslında onun buradaki varlığı bile bana iyi geliyordu.
"Vay be enişte seninle tanışmamız böyle oldu. En berbat halimizi gördün." Eylül yanıma tekrar otururken Masal uzun koridorun sonundaydı ve bize doğru geliyordu.
"Nasıl olsa tanışacaktık." Baran kısa bir şekilde onu cevapladı.
"Annen de hiç ses etmedi ha. Bunu sonra konuşuruz gibiydi tavırları." onu başımla onayladım. Konuşacak mecalim yokmuş gibiydi. Elimdeki su şisesinin kapağını açtım. Kapağı avucumda sıkıca tutarken suyu içmekte acele etmedim.
"Nasıl geldiğimizi inan ki bilmiyorum o an sadece aklıma bir an önce gelmek vardı." suyumdan bir yudum içtim. Masal yanımıza geldiğinde konuşmaya başladı. Rana'nın odasının olduğu koridorda çok fazla kalabalık oluşturmamak için sakin bir yere geçmiştik.
"Yanına kimseyi almıyorlarmış henüz. Zaten henüz kendine de gelmemiş. Birkaç saate uyanır demiş doktor." Yerimden kalktım, Baran'ın yanına geçerken Masal'a oturmasını işaret ettim.
"O zaman birkaç saat sonra burada durmanın anlamı kalmayacak. Uyanana kadar duralım sonra yavaştan naş. Migren krizine gireceğim birazdan." Migren deyince başımdaki geçmeyen ağrıyı hissettim ama saatlerdir yok saydığım gibi yok saydım. Baran'ın kolunun altına girerek ona sığındım. Aslında oturmamız için koltuklar vardı ama o ayakta durduğu için ona eşlik etmek istedim.
"Sigara içmek istiyorum." diye mırıldandım. Uzun zamandır yapmadığım için kızların bakışları beni buldu.
"Yapma sakin. Uyma şeytana."
"Gayesi, uzun zaman oldu. Gerçekten bir defa yaparsan arkası gelir." Üniversitede okurken üç beş derken bir anda kendimi kaptırmış, sonra olay benim dışımda gerçekleşmişti. Kızların yoğun talebi ve benim de artık durumdan rahatsız olmam sonucu yaklaşık üç yıldır içmiyordum ama şuan ansızın canım istemişti.
"Sigara içtiğini bilmiyordum." Bakışlarım Baran'a döndü. Aramızdaki boy farkı net bir şekilde hissetsem de kendimi onun göğsüne yasladım.
"İçmiyorum zaten. Kendisiyle hoş olmayan bir tanışıklığımız var sadece." onun omzumun üstündeki elini tuttum.
"Ooo enişte bey sen bunu bir bilsen." Eylül'ün elini sallayarak ettiği siteme göz devirdim.
"Neyi bilmem lazım?" Beni de yönlendirerek onların hafif çaprazında bulunan koltuğa oturmamızı sağladı.
"Mesela sinirlendiğinde ağladığını ya da çok kafası karışık olduğunda sessizleştiğini..." Eylül devam edecekken Masal araya girdi.
"Anlık kararlar verip sonra da çok pişman olduğunu, mutsuzken kendini bir tık geri plana çektiğini bilmem lazım." Ne zaman geldiğini bilmediğim Emir söze girdi.
"Çok su içtiğini belki sen de fark etmişsindir, sabah uyandığında bir bardak su içer, gün içinde de limonlu su." ben onların bu açıklamalarını dinlerken Baran'ın parmaklarını inceliyordum.
"Bunlar.." dedi Baran bana bakarak, ona bakmıyordum ama onun bana baktığını hissediyordum. "zaman içinde öğrenilecek şeyler. Hepsini tek tek yaşayarak öğreneceğim ama senin.." bakışları benden Emir'e kaydığında ona baktım. "dediğin şeyleri biliyorum. Sabah uyandığında bir bardak su içiyor. Limonlu su içtiğini de onu bardağından su içtiğimde anladım." Emir ikimize bir süre baktıktan sonra başını salladı. Aralarında gergin bir elektrik vardı.
"Henüz biz tanışmadık. Ben Emir." elini Baran'a uzattı. Baran sağ elini ona uzattı nazik bir insan olduğu için muhtemelen eğer ona koala gibi yapışmamış olsaydım ayağa kalkardı.
"Baran." elleri bir süre ayrılmadığını benim gibi kızlar da fark edince Eylül araya girdi.
"Enişte biz de resmi olarak tanışmadık. Ben Eylül." onları ayırıp Baran ile tokalaştı. "Gayesi'nin en besti benim."
"Ben de Masal. Bu tanışma senfonisi daha uzar gider biz aradan çıkalım." Baran onunla da el sıkışınca yerimden huysuzlanarak kalktım.
"Sanki adamı yeni görüyorsunuz, saçma sapan haller. Of.." koridorda kısa birkaç adım attıktan sonra tekrar onlara döndüm.
"Gidelim bakalım Rana'ya ona göre ayrılalım. İyice daraldım." Elim Baran'ın elini sahiplenircesine tutunca gerimizde kalan Eylül bize seslendi.
"Derdini bilmesem hadi diyeceğimde seni o kadar iyi tanıyorum ki. Resmen amacın bizi saf dışı bırakmak." omzumun üstünden onlara baktım.
"Saf dışı kalmış gibi mısınız?" Eylül ve Masal gülerken kendini tutamayan Eylül tekrar konuştu.
"Adamın elini çok sıkma anladık, sevgilin var." ona cevap vermek yerine Baran'a daha da yaklaştım, ellerimizi ayırmadan elini omzuma attı. Rana'nın odasının bulunduğu koridora kadar sessizlikle ilerledik. Koridor sakinleşmiş, annem, Rana'nın annesi ve babası, kızların anne babaları kalmıştı. Kendimize istemsizce çeki düzen verirken annem koridora girişimizi görmüştü. Önümüze geçerek ilerleyen Masal, Emir ve Eylül üçlüsünü takip ettik.
"Rana uyandı mı?"
"Biraz önce doktor girdi odasına, çıkınca öğreneceğiz." anne babası perişan olmuştu. Dikkatsiz sürücüm herkesin ömrünü çalmıştı. Duvara yaslandık, annemin bize anlık da olsa bakışını yakaladım. Bize doğru gelen adımları odanın kapısının açılması ile yarım kaldı.
"Doktor bey, Rana iyi mi?" annesinin sorusu üzerinde bütün bakışlar doktora dönmüş, hepimiz alacağımız tek bir cümleyi bekliyorduk.
"Rana hanım uyanmış, basit olmayan bir ameliyat geçirdi ama gene de çok güçlü. Ameliyattan beş saat sonra ayılmış olması, herhangi bir komplikasyon oluşmaması bunu ispatlıyor. Kontrol altında tutacağız. Sizin burada durmanızın bir anlamı yok, yarın öğleden sonra ancak görebilirsiniz." sözlerini tamamlayıp uzaklaşırken yüzlerimizde yerini alan tebessüm ile hepimizden ayrı bir sevinç nidası duyuldu. Kısa bir süre sonra herkes eve gitmeye karar vermişti, annesi her ne kadar ısrar etse de burada durmasının da anlamı yoktu. Hastanenin çıkış kapısında nereye gideceğini bilmeyen şaşkınlar gibi bocalayınca annemin net sesini duydum.
"İkiniz de düşün önüme.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış numara | Texting
Teen Fiction•En yakın arkadaşınız yeni numarasını telefonunuza yanlış kaydetse ne yaparsınız? Gaye: Dünkü olayın ne olduğunu anlat artık bana! Gaye: Yemin ederim artık son noktaya kadar geldim. Delirmenin eşiğindeyim ya. 054**: Anlamadım. 054**: Ne olayı? Gaye:...