Bölüm 17

104 4 25
                                    

Yiğit'ten

Ali'ye içimden söylene söylene koşar adım Asi'ye yetişmeye çalışıyordum. Bu kadar hızlı gitmek zorunda mıydı gerçekten? Hızlı bir hareketle arkadan belinden tutup kendime çektim. Dövüşmeyi bildiğinden olsa gerek beni etkisiz hale getirmeye çalışacakken sesimle yapacağı hamleyi yarıda bıraktı.

" Dur artık..."
Birkaç dakika çiçek kokulu saçlarını koklamakla meşgul oldum ve gerçek dünya ile bağlantımı kopardım. Beni o hayal dünyadan alıp gerçek dünyaya getiren ise Asi' nin sessiz çıkan hıçkırık sesleriydi.

" Sakin ol..İdil'i bulacağız."
Bedeniyle birlikte döndüğünde ellerimi istemsiz belinden çektim. Gözleriyle buluştuğumda çaresizliğini haykırmak ister gibi bir hali vardı. Nedenini anlamıyordum. Okulun başlarında ikiziyle takılmayan kızın daha sonra onun arkasını gizlice topladığına şahit olmuştum.

" Ya onu bulamazsam ? Zaten uzun süredir içimdeki boşluğu yeniden doldurmaya çalışıyorum."

Ellerimi omuzlarının iki yanına koyarak başımı hafifçe eğip onunla aynı hizada olmaya çalıştım.

" Hissettiğin duygular çok yoğun ve bana detay anlatamadığın için aranızdaki olayı bilmiyorum. Sen böylesine onu düşünürken oda seni düşünerek hareket etmiştir merak etme . Şimdi bir okula bakalım eğer yoksa başka bir hal çaresine bakacağız tamam mı ? "

Elleriyle gözyaşlarını silip burukça gülümsedi.

" Yanımda olduğun için teşekkür ederim "
Başımla onaylama işareti verdikten sonra okul yoluna koyulduk. Arada birbirimize bakıyorduk ama tek bir kelime dahi etmedik bu sohbetin üstüne.

Okula geldiğimizde güvenlikçiler son kez çevreyi kolaçan ediyorlardı. İçeri girmemize okulun öğrencileri dahi olsak izin vermezlerdi. Saat hayli geçti çünkü. Asi'nin elinden tutup okulun arka kısmına doğru ilerledim. Bu sefer sen benim elimi nasıl tutarsın diye bir çıkış yapmamıştı. Bu artık o elin bana ait olduğunu kabul ettiği anlamına mı geliyordu?

Arka duvar bir buçuk metre kadar yükseklikteydi. İki elimi birbirine kenetleyip avuç içime basmasını söyledim . Hiç sorgulamadan itaatkar davranmasına şaşıyordum ama başka çaresi yok gibiydi.
Okulun içine atladığında duvara tırmanıp yanına atlamam uzun sürmedi. Şimdi ne yapacağız bakışları atıyordu. Tekrardan elini tutup kömürlüğe doğru yol aldım. Kömürlük kapısı her zaman açık oluyordu. Ali ile defalarca bu kapıdan okulu asmak zorunda kalmıştık. Kömürlük zaten otomatik bodrum kata yönelttiği için metruk odaya bakmak daha kolay olacaktı. Kapıya geldiğimizde elimi sıkmaya başladı. Bir şey diyecek gibiydi ya da stresten sağ ayağını durmadan yere vuruyordu.

" Biraz korksam sorun olur mu ? "

Bu kadar masum olması dudağımın kıvrılmasına neden olmuştu. Asi'yi şuracıkta öpmeyeceksem ne zaman öpecektim ? Hormonsal iç sesimi sustursam iyi olacaktı..

" Bana güveniyor musun ?"
Hiç bekletmeden istediğim cevabı vermişti.

" Evet " .
" Sana zarar gelmesine izin vermem. Tek yapman gereken sessiz olman.. Birde bu elimi ben bırakmadığım sürece bırakma tamam mı ? "
"Tamam"
Kömürlükten içeri girdik. İçerdeki koku burnumuzu delip geçsede kendimizi karanlık koridora doğru attık. Metruk odaya yaklaşırken Asi bir eliyle elimi sımsıkı tutmuş diğer eliyle koluma yapışmıştı. Dövüşmeyi bilen kızın bu denli karanlıktan korkması anormal değil miydi ? Bu özel durumu hayatına daha çok dahil olduğumda bizzat soracaktım. Tam kapıyı açacakken zaten aralık olduğunu ve içerden bir takım seslerin geldiğini işittik.
Bu ses müdür beyin sesinden başkası olamazdı. Acaba içerdeki kullanılmayan eşyalar için revize mi istiyordu. O anda duyduğumuz cümle ile kaskatı kesilmiştik.

MecrûhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin