Bölüm 12

150 9 29
                                    

[İdil]

Ali'den

Merdivenleri çıkarken bugün yaşadıklarımı ve eve girdiğimde bana hem merak dolu gözlerle bakan hem de "bende geleceğim" diye diretecek olan Karamel'e ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Daha fazla çıkacak merdivenim kalmadığından cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açmak için uzandım. İlk kez evime girmek bu kadar zor olmuştu benim için.
Abartma Ali .. Çocuğunun istediği kırmızı bisikleti alamayan babalar gibi davranmayı bırak!
İç sesimi dinleyip derin bir nefes aldım. Kilidi çevirip kapıyı açtım. Tahminlerimde yanılmamıştım. Kapının ağzındaydı, adım bile attırmamıştı, benden bir cevap bekliyordu.

"Bende geleceğim."

Üzerime doğru bir adım atarken kararlı gözüküyordu. İki dakika gibi bir süre hiçbir şey yapmadan sessizce bekledim kapıda. Kapıyı dahi kapatmadan bekledim. Ama cevap almadan içeri geçmeme izin verecek gibi durmuyordu. İstediği cevabı ona vermeyi düşünmediğimden omuzuna hafifçe çarpıp mutfağa doğru ilerledim. Peşimden gelip inatlaşacağını biliyordum. Bir ihtimal yorulunca susar diye düşünüyordum. Ama susmuyordu.

"Ya İdil, gerçekten bugün yaşadıklarımız yetmez mi? Hem tanımadığımız insanların evinde olmak beni yeterince huzursuz ediyor." Dedi Asi, Karamel'in benim peşime gelmesini engelleyerek. Derin bir nefes daha alarak elimdekileri mutfak masasına bıraktım. Belki Asi ikna eder diye düşünüyordum, Karamel'i duyana kadar.

"Hayır Asi, gideceğim ve sen de geleceksin."

"Bacım fazla cesursun(!) da biz neden sana güvenelim?" Yiğit'in ses tonundan anladığım kadarıyla sıkılmıştı bu durumdan. Hakkı var, ben de sıkılmıştım bu inatlaşmadan. Bir çıkar yol lazım ama ne?

"Biz size güvenip evinize gelebiliyorsak siz de bize güvenilirsiniz, değil mi!" Karamel'in adımları hedef değiştirip Yiğit'e dönerken soru sormadığı gayet netti. Ve bir kez daha ikizi önünü kesti.

"Ya neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Saat olmuş gecenin ikisi."

Bu kız neden ikizi gibi mantıklı davranmıyor?
Yaslandığım mutfak kapısından uzaklaşarak İdil'e doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Sakin ve sessizce konuşup irkilmesini sağlamak istercesine yavaştım.

"Biz masum insanlar olmayabiliriz. Ki gece yarısı inşaatta kavga için buluşan insanlar normal olamaz. O yüzden sadece bu gecelik bu evde misafir olun ve yarın hiçbir şey yokmuş gibi gidin. Oldukça sakin olmaya çalışıyorum ama beni çok zorluyorsun İdil." Zaten çatık olan kaşlarını mümkünmüş gibi her cümlemde daha fazla çattı. Tüm söyleyeceklerim bittiğinde aramızda bir adım bile kalmamıştı.

Asi'nin oflarcasına nefes vermesiyle bakışlarımı onlara doğru çevirdim. Yiğit odasının kapısına sırtını dayamış elleri cebinde, Asi ise okul sonrası annesinin gelmesini beklemekten bıkmış ilkokul çocuğu gibi kollarını çiçek yapmış öylece duruyordu. Benim gibi Yiğit'te Asi'nin sıkıldığını anlamış olacak ki "Abi en fazla yarım saat sonra evden çıkmamız lazım. Türk sineması bitince haber edin bize. Gel Asi, yatacağın yeri göstereyim." Diyerek Asi'yle birlikte odasına girdi.

Türk sineması mı? Gözlerimi devirerek kafamı İdil'e çevirdim. Çatık kaşları saniyeler içinde düzelmişti. Gülüyor muydu o?

"Benim için ateş olsan cürmüm kadar yer yakarsın. Senden korkmuyorum." Dedi. Gerçekten kendinden emindi. Bir iki saniye beni süzüp "Şu sigara kokulu bedenini benden uzak tut!" derken sağ elini göğsüme vurup ittirdi. Bir adım geri attım. Sakin kalmalıydım. Söyleyeceklerimi tane tane, sert ve yüksek sesle söyledim. Beni iyice anlamasını umarak...

MecrûhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin