Bölüm 8

347 71 157
                                    

[İdil]
İşte geldim! Nasılsınız bakalım sevgili okuyucularım? Çok fazla merakta bırakmak istemezdim sizleri fakat fazla yoğundum kusuruma bakmayın. Şimdi sizleri biraz İdil'le başbaşa bakıyorum.
Keyifli okumalar...

***

İdilden..

Kapının açılma sesiyle gözlerimi hafif araladım. Ne olacağını bildiğimden yorganıma iyice sarıldım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp nazımı çeken tek insana mızmızlanmaya başladım. Fatma Teyze'nin üzerimden yorganı çekme çabası gerçekten görülmeye değerdi.

"Eh! İnatçı keçi kalk artık. "
"Elimde olsa da sonsuz uykuya yatsam Fatoş!"
"Deli deli konuşma kız! Bak baban sorar, dün de zaten sorun yaşadın tersi pis biliyorsun."

Ah be Fatma Teyze'm, babam bana hep ters. Bu yaşıma kadar neyime düz oldu ki. Bir yandan en ufak bir hatamda kapının önüne koyacak gibi, bir yandan ne yaparsam yapayım bana kıyamayacak gibi davranıyor.

"Hadi güzel kızım kalk artık." Düşüncelerimde boğulmaya başlamadan Fatma Teyze'yi dinlesem iyi olacaktı.

Hızla yorganı üzerimden atıp Fatma Teyze'nin yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Odamdaki lavaboya giderken "Uyandım Fatoş Sultan, on dakikaya aşağıda olurum." dedim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Tam lavabodan çıkacaktım ki kapının kapanma sesini duydum. Lavabonun kapısını açtığımda yatağımın toplanmış olduğunu fark ettim. Canım Fatoş'um, yatağımı toplamakla kalmamış, dün düştüğüm için kirlenmiş olan formamı bile yıkayıp temiz bir şekilde yatağımın üstüne bırakmış. İstemsiz bir şekilde gülümserken Fatma Teyze'nin benim için gönderilmiş bir melek olduğunu düşündüm. Hızlıca formayı üzerime geçirip çantamı toparladım ve odadan çıktım.

...

Masaya oturdum ve sürahiye uzanıp meyve suyumu doldurdum. Bardağını uzatıp " Bana da doldurur musun?" diyen ikizimin dediğini yaparken onu incelemeye başladım. Bir yandan da meyve suyunu masaya dökmemeye çalışıyordum tabi. Asi bana bakmıyordu. Suratı düşüktü, gözleri hafif şişmişti. Dün akşam çok mu üzmüştüm acaba O'nu. Ama olanı olmamış gibi göstermeye çalışan O'ydu. Bana acıyıp avutmaya çalışan da O'ydu. Sinirime dokundu söyledikleri, söylemeye çalıştıkları ve kendime hakim olamadım. Ben ister miyim O üzülsün... Asi'yi üzmek, bu dünyada en son istediğim şey.

"Herkese günaydın!" Düşüncelerime reklam arası veren Tülin'in sesinden önce duyulan topukluları masaya ulaşınca son buldu. Önce yanında oturan kızına gülümsedi, sonra mutfağa doğru seslendi.

"Fatma Hanım çayları doldurun lütfen! Kemal bir telefon görüşmesi yapıyor, gelir birazdan."

Yaptığı açıklamayla kafamı kaldırıp Tülin'e baktım. O da bana bakıyordu ve tam ondan beklenir bir şekilde sinsice gülüyordu. Sanırım o telefon görüşmesi benimle ilgiliydi. Okuldan aramış olabilirlerdi. Belki de bu sefer beni okuldan alır, eve kapatırdı. Müdürle konuşup durumu anlatmıştı, ama şikayetlerden sıkılan müdür beni okulda istememiş olabilirdi. Daha okulun üçüncü günündeyiz ama Süslü sağ olsun hiç boş durmamıştı. İki günde başıma gelmeyen kalmadı desem yalan olmaz herhalde.

"Görüşmek üzere Müdür Bey..." Telefonu kapatıp masaya oturan babam sakince çayını yudumlayıp konuşmasına devam etti.
"Duyduğunuz üzere okulunuzun müdürüyle konuşuyordum kızlar. İki öğrencinin velisi Asi'den şikayetçi olmuş!"

Babamın sözlerini tamamlamasıyla büyük bir şok yaşadım. O görüşmenin benim üzerime olduğuna adım gibi emindim. Asi ne alakaydı şimdi. Ne olup bittiğini anlamak için babama soracağım sırada benden meraklı bir insanın konuşmasıyla susmak zorunda kaldım.

MecrûhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin