14.Bölüm

165 18 6
                                    


1 HAFTA SONRA

Düşünmek, düşünmek ve biraz daha düşünmek. Gulf'ın bir hafta boyunca tek yaptığı şey düşünmekti. Doktora gidip eve geldiğinden beri dışarı çıkmamıştı. Arada odasına giren Mark olmasa yaşadığını anlayamayacaktı.

Kafası çok doluydu ve her yeni bir düşünce bir ağrı olarak geri dönüyordu. Mide bulantısı arada sırada şiddetleniyordu ya da hiç olmuyordu fakat baş ağrısı hep oradaydı. Kendini hatırlatmak istermiş gibi zonkluyordu. Bazen kafasını duvara vurup, dur demek istiyordu. Dur ve bana işkence etmeye son ver.

Yapmayacağım dediği halde bilgisayarı alıp doktorun dediklerini araştırdı. Okuduğu her satır beyninde dönüp dururken baş ağrısı milyonlarca matkap beynine giriyormuş gibi acı çekmesine neden oluyordu.

Eğer yazılanlar doğru ise yaşama şansı bile yok. Bir yol var ama sonu iyi mi kötü mü bilinmiyor. Basit bir hastalık değildi. Bir tümör. Üstelik kötü huylu bir tümör. Doktorun moralini bozmamamak için iyi şeyler söylediğini o yazıları okudukça anlıyordu. Çünkü kötü huylu, üçüncü evrede olan bir tümörün iyileşme ihtimali çok azdı, hatta yoktu..

Her geçen gün tükeniyordu. Aynada ki yansıması ona ait değildi. Yorgun bakan gözleri ona ait değildi. O hastalıklı çocuk o olamazdı. Rehabilitasyon merkezinde bile bu derece kötü değildi. O zaman ölüm söz konusu değildi, şimdi her geçen gün ölüme doğru bir adım atıyordu.

Yemek yemek, gülmek, konuşmak, bir şeyler yapmak o kadar anlamsız geliyordu ki evde oturup sadece düşünüyordu. Her yeni düşünce, yeni bir sancıyla geri dönüyordu. Bazen başını elleriyle kavrayıp ileri geri sallanıyordu. İçtiği ağrı kesiciler hiçbir işe yaramıyordu.

Evi öyle soğuk geliyordu ki, sanki ölüm içeride geziniyordu. Bazen bir anda ürperiyor ve tüm vücudunu bir üşüme sarıyordu. Sıcak havada üzerine bir battaniye çekip ısınmaya çalıştıkça daha çok üşüyordu. Bu ölümün soğukluğu, öleceksin Gulf.

Tam anlamıyla delirmiş gibiydi.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi doktoru sürekli arayıp duruyordu. Gulf sessize aldıkça, o daha fazla arıyordu. Bazen yarım saat, bazen bir saat arayla sürekli arıyordu.

Koltuğun ucunda titreyen telefonu buz gibi olmuş soğuk elleriyle aldı ve ekrana baktı. Doktor ısrarla aramaya devam ediyordu. Aramayı cevaplayıp telefonu kulağına yasladı.

"Gulf bey, merhaba. Ben doktor Aaron, nasılsınız?" dedi açar açmaz. Sesindeki sevinç Gulf'ın sinirini bozuyordu.

"Merhaba, iyiym." dedi sadece. Derin bir nefes aldı ve verdi.

"Gulf bey, hastaneye gelmenizin üzerinden bir hafta geçti ve siz hala gelmediniz. Düşünme sürecinde zaman kaybediyoruz, bir an önce tedaviye başlamamız gerekiyor." Ses tonu sanki Gulf'ın beynine hançer saplıyordu. Tüm sesler rahatsız ediciydi onun için.

"Tedavi olmayı düşünmüyorum." dedi net bir şekilde. Doktor şaşkınlığından dolayı bir süre sessiz kaldı.

"Sağlıklı düşünemiyorsunuz, bu fikirden vazgeçip tedavi olmak istediğinizde her şey için geç olabilir. Bir an önce başlayalım." Neden bu kadar ısrarcıydı anlamıyordu.

"Tedavi olmayacağım dedim size. Beni bir daha aramayın." Telefonu suratına kapatıp sinirle sehpaya fırlattı.

İyileşme ihtimalinin çok düşük olduğu bir hastalık için savaşmayacaktı. Kemoterapinin onu tüketmesine izin vermeyecekti. Pes ediyordu, hayattan, arkadaşlarından, ondan, her şeyden ve herkesten pes ediyordu.

Düşünceleri beynini istila ederken evin çalan kapısı dünyanın en rahatsız edici sesi gibiydi. Oturduğu yerden kalkıp kapıyı açtı. Mark'a gülümsedi. Anlamasını istemiyordu ve onunla uğraşmak en son isteyeceği şeydi.

Scream - MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin