Günler geçtikçe Jeongguk'a daha fazla düşüyordum.
Çünkü, Tanrım, dünyanın en sevimli omegasına dönüşmüştü birden.
"Teyung!"
"Oturma odasındayım bebeğim!"
Elimdeki antlaşma taslaklarına ve raporlara bakarken pıtı pıtı ayak sesleri duymuş, hafifçe tebessüm ettiğim sırada parmaklarını omuzlarıma sarıp masaj yapmaya başlamıştı.
"Ne yapıyorsun bakalım?"
"Raporları yazıyorum güzelim."
"Benimle ilgilen, bırak onları."
Mırıldanıp yerinde şirince sallandığını hissetmiştim, çünkü, ah, karnı sırtıma değip beni tatlı krizlerine sokuyordu. Elinden tutup avcuna dudaklarımı bastırmış, oldukça yavaş ve dikkatli bir şekilde miniğimi kucağıma çekmiştim. Bebeğimiz beşinci ayını doldurmak üzereydi, artık daha büyük ve daha hissedilirdi. Onu ruhumuzda hissetsek de henüz hareketlerini görememiştik.
Eğilip karnına dudaklarımı bastırdığımda ruhumu doyuran bir sevgi ve mutluluk hissetmiştim, tebessüm edip yanağımı yasladım. Bebeğimiz de aynı bizim gibi, hissediyordu bizi. Jeongguk'a aşıktı resmen, miniğim karnında parmaklarını gezdirdikçe zevkten dört köşe oluyordu oğlumuz. Ona sevgimizi verdikçe öyle mutlu oluyordu ki nasıl karşılık vereceğini şaşırıyordu.
"Benim miniklerim babiş ilgisi mi istiyormuş yoksa?"
"Ben baba ilgisi istesem, sen şu an koltukta uzanmış, ben de üzerinde hareket ediyor olurdum."
Ve evet, Jeongguk hamilelik hormonlarıyla iyice kudurmuştu.
"Sus bakalım, oğlumuzun önünde nasıl sözler bunlar?"
"Ne var ya! Deltamı özlemiş olamaz mıyım ben?"
"Olabilirsin tabii, ama sana her konuda ilgimi veriyorum Jeongguk."
"Taehyung, ne istediğimi biliyorsun ama."
"Aşkım, sana yeminler ederim ki ödüm kopuyor size bir şey olacak diye. Kızgınlığımın ikinci günündeyim, kendimden geçeceğim yine, size zarar versem, bununla nasıl yaşarım? Şu an çok sakin davranıyor olabilirim ama ben bir deltayım Jeongguk, sana dokunurken bile gücümü kısıtlamak zorundayım. "
" İstemiyorsan.. - "
" Beş aydır kendimi tutmak ne kadar zor, tahmin bile edemezsin. Tanrı'ya şükür kurdum hamilesin diye beni çok zorlamıyor, yoksa sana neler yapmak istiyorum, bilmek istemezsin."
"Ben çok tombiş oldum, böyle güzel miyim?"
Dudaklarını büzüp kafasını eğdiğinde alt dudağına parmağımı bastırıp aşağı çekmiş, ardından da bırakmıştım. Bu ne şirinlik, ne güzellikti böyle..
"Jeongguk, benim aşkım, kalbimin bir yarısı, sen öyle güzelsin ki. Yemin ederim, o kadar güzelsin ki dilimi bağlıyorsun, ağzımı açıp da tek bir kelam bile edemiyorum. Sen, tabii ki de tombiş olacaksın, miniciksin ve bir bebeğimiz olacak. Biraz iri bir bebek çünkü o bir alfa. Ah, ikimizin arasında küçücük kalacaksın, yemek istiyorum seni, ne kadar şirinsin. "
Yanağına dudaklarımı bastırıp boynuna inmiş, tatlı kokusunu nefeslenirken parmaklarımı karnında dolaştırmaya başlamıştım.
" Bugün niye gitmedin kışlaya? "
" Hm, çünkü bu bebeğin yanından ayrılmayacağım artık. "
" Nasıl? "
" Bebeğimiz doğup biraz büyüyene kadar yanındayım güzelim, işleri evimizden yapacağım."
