-1.8-

23K 1.4K 334
                                    

Miniğimin beş günlük kızışması bugün bitmişti. Fazlasıyla eğlenmiş, ikimiz de pelte olana kadar da durmamıştık.

"Hayatımda, bu kadar yordulduğum ilk kızgınlığın olabilir bebeğim."

Minik minik gülmüş, yumuşak yanağını göğsüme sürtüp bana iyice sırnaşmıştı. Ardından sessizleşmiştik, ikimiz de birbirimize sokulup yatakta öylece uzanmaya devam etmiştik. Parmaklarım saçlarının arasında geziniyor, Jeongguk mırıltılarla yanağını göğsüme sürtüyordu. Kapı çaldığında bıkkınlıkla derin bir nefes vermiştim.

"Özellikle dedim bizi rahatsız etmeyin diye, Tanrım, paylayıp geliyorum hemen güzelim."

"Bekle! Ben de geleceğim!"

Göz kamaştıran çıplak bedenini kıyafetlerle donatıp paytak adımlarla peşimden gelmişti. Sevimliliğne karşı koyamayıp yanağını sertçe öptüğümde yalandan mızıldanıp beni itmeye çalılmıştı.

İşte şimdi, benim tatlı omegam olmuştu.

Kapıyı güle oynaya açtığımızda Jackson dudaklarını birbirine bastırıp mahçup bakışlarla bana bakmıştı. Omegama gözlerini değdirmiyordu bile, bu yazılı olmayan bir kuraldı.

"General, rahatsız edilmek istememiştiniz ama çok üzgünüm ki gelmek zorundaydım. Çin klanı tekrar anlaşmaya karşı gelip sınıra asker göndermişler, iki yoldaşımız ellerinde esir. Kral Kim savaş ilan etti. Acilen hazırlanıp Çin klanına gitmeniz gerekiyor."

Jeongguk'un belinde duran elim sayesinde anlamıştım ki omegam bu durum karşısında sessizliğini zar zor sağlıyordu. Yerinde kasılmış, ardından da titremeye başlamıştı. Sakinleşmesi için parmaklarımı hareket ettirip yumuşak bir şekilde okşadım bedenini. Benim canım bu duruma ne kadar sıkıldıysa omegamınki benden daha çok sıkılmıştı.

"Tamam Jack, haber verdiğin için teşekkür ederim."

Yerinde put gibi duran eşimi içeri çekiştirip kapıyı kapattım ve hemen ağlamaya başlayan bebeğimin gözyaşlarını temizledim. Ellerimi tutup dudaklarına götürdüğünde hüzünle düştü dudaklarım, bu minik beni ağlatmak istiyordu.

"Jeongguk, ağlama bebeğim, dayanamıyorum sana yapma."

"Taehyung, hemen mi? Hiç mi vaktimiz yok?"

"Hemen gitmem gerekiyormuş, evet."

Dudakları büzülmüş, ağlamamak için kendini sıkarken yanaklarına bastırdım titreyen dudaklarımı.

"Ağlama, ne olur, işimi hemen bitirmeye çalışacağım, sen savaşın ilan edildiğine bakma, gücümüz karşısında tekrar barış da isteyebilirler. Ne olursa olsun, sana geri geleceğim. Hem artık 'ya bir şey olursa?' diye hissetmene de gerek kalmayacak, mühürlüyüz biz, kalbinde, ruhunda hissedeceksin beni, aynı benim seni hissettiğim gibi. "

Söylediklerimden sonra ağlamayı bırakmış, küçük iç çekişlerle kollarını boynuma sarmıştı.

" Evet, bu, bu belliydi zaten, ben artık mızıldanmayacağım, bu senin işin, her şeyden birden vazgeçmeni isteyemem senden. Sadece, çok dikkatli ol Taehyung, ne olur, beni acınla sınama, nasıl gidiyorsan öyle geri gel."

"Söz veriyorum bir tanem, geri geleceğim."

°°°

Eşyalarımı hazırlarken Jeongguk beni mahsun gözlerle izlemiş, arada arkama geçip boynuma kollarını sararak dudaklarını açıkta kalan tenime bastırmıştı.

"Özleyeceğim, çok fazla."

Sıcak dudaklarını tenime bastırdıkça mayışıp kollarına daha çok sığındım.

Delta×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin