-2.6-

19.6K 1.2K 633
                                    

Kucağımda bebeğimle evimize geldiğimizde her yer aydınlanmıştı sanki.

Tek kolumla dikkatlice göğsüme bastırdığım Bora'mın güzel yüzüne bakmış, uyuduğunu fark ettiğimde salonumuzdaki minik yatağına bırakmıştım. Ardından yorgunlukla bana tutunan eşimi yavaşça koltuğa oturtup yanına iliştim.

"Bebeğim, odamıza götüreyim mi seni? Erkenden de çıkmak istedin, dinlenip gelirdik evimize, hm?"

"Sadece seninle ve bebeğimizle kalmak istiyorum. Evimiz bana daha iyi gelecek."

Saçlarına dudaklarımı bastırıp göğsüme çektim bedenini, ölümüne yorgundum miniğim.

Gün içinde hiç uyanmamış bebeğimiz o sıralarda uyandığında gülümseyip beşiğin başına geçtim.

" Acıktı mı benim yavrum? Minik alfa oğlum, hm? Gel bakalım, babaya götürelim seni de karnını doyursun."

Bora'yı kucaklayıp sıcaklığıma çektiğimde yüzünü bana doğru dönüp dudak büzmeye devam etti. İçim gidiyordu, deliriyordum ben. Oğlum kokumla uyumak istiyordu, beni istiyordu.

Herkes benden çekinirken o ve minik babası, beni istiyordu.

Yavaşça yumuşak yanağına dudaklarımı bastırıp kokusunu soludum. Ağzını açıp bana doğru dönmüş, yumuk gözlerini açmak için kendiyle cebelleşmişti. Parmağımın eklemini dudaklarına sürttüğümde hemen yakalayıp emmeye başlamıştı. Şapşal bir gülümseme vardı yüzümde.

"Oh, acıkmış. O zaman, hadi babaya gidelim. Karnımızı doyuralım."

Jeongguk kıkırdayıp kollarını uzattığında onu bekletmeden kucağına bıraktım yavrumuzu. Bebeğim arkasına iyice yaslanıp üzerindeki geceliği açmış, bebeğimizi iyice kendine çekmişti. Oğlumuz iştahla saldırmıştı göğsüne, gülüp alnımı şakağına yasladım ve hırsla doymaya çalışan yavrumu izledim.

"Aynı senin gibi, çok hırçın."

"Benim oğlum çünkü."

Jeongguk kıkırdayıp burnunu yanağıma sürtüp öylece nefeslendi beni. Islak seslerle karnını doyuran oğluma bakıp hafifçe dikeldim ve memenin etrafına sardığı minik dudaklarına dokundum. Mızıldanıp kaşlarını çattı.

"Ya bak, rahatsız etmesene."

Jeongguk beni hafifçe ittirip kızdığında dudaklarımı ısırıp güldüm ve tekrar izlemeye başladım onu.

"Sapık mısın sen, ne diye izliyorsun göğsümü?"

"Merak ediyorum çünkü, doyuyor, değil mi?"

"Doyuyordur tabii sevgilim, baksana, artık daha sakin emiyor. Halbuki şifahaneden çıkmadan önce de emzirmiştim. Bak şimdi kurt düştü içime. Doymuyor mu acaba?"

Panikle konuşup bana baktığında burnuna minik bir öpücük bırakıp gözlerinden öptüm.

"İştahlı, tombiş bir oğlumuz olacak. Eğer doymasaydı ağlardı değil mi? Hem şifacı da demişti ya güzelim, sık sık emzireceksin diye. Panik yapmamıza gerek yok. Her şey yolunda. Şimdi izin ver bakalım, benim dokuz aydır yapamadığım şeyi yapan oğlumu izlemek istiyorum. "

Sözlerimi bitirip gülmemek için dudaklarımı ısırdım ve eğilip küçük askerimi izlemeye devam ettim. Jeongguk dediklerimi anladığında sert bir nefes verip kolumu hafifçe cimcikledi ve küçük küçük homurdandı. Gözlerimi bebeğimden çekip mızıldanan miniğime diktim. Büzdüğü dudaklarına bu görüntü kadar güzel bir öpücük bırakıp alnımı alnına yasladım.

Delta×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin