Bugün Bora'mızın doğum günüydü. Oğlumuz üç yaşına basmıştı.
"Benim bebeğim bugün ne yapmak istermiş bakalım? Babası onun için her şeyi yapacak."
"Rawoon ile oynamak istiyorum ben!"
Rawoon.
Benim minik omega kızım.
Jeongguk'um altı aylık hamileydi, doğuma az bir zaman kalmıştı ve Bora kardeşi için deli oluyordu. Jeongguk'u oturtup saatlerce karnını öpüyor, babasının canı ne çekerse minik bedeniyle koşup getirmeye çalışıyordu.
Artık koruması gereken iki omega vardı.
Kız kardeşiyle sürekli sohbet halindeydi ve onunla bağ kuruyordu. Benim oğlum çok güzel abilik yapacaktı kardeşlerine, onları hiç mutsuz etmeyecekti.
"Ama Rawoon daha doğmadı ki bir tanem, doğduğunda vereceğim kucağına, tamam mı?"
"Beni sever, di mi babiş?"
Büzdüğü dudaklarını sıkıştırıp alnına sesli bir öpücük bıraktım.
"Seni kim sevmez biriciğim? Tabii ki de sevecek! Geceleri korkarak uyandığında senin yanına gelecek, sana sarılıp uyuyacak, senin kokunla sakinleşecek. Oyun arkadaşı olacak abisine, değil mi Jeongguk'um?"
Jeongguk ellerini karnının üzerine bırakmış, tebessümle bizi dinlerken kafasını sallamıştı.
"Bora! Rawoon hareket ediyor bebeğim bak!"
Oğlumuz sevinçle şakıyarak yerdeki oyuncaklarını bırakıp kendi çabalarıyla koltuğa tırmandı. Ellerini babasının karnına bıraktığında dudakları 'o' şeklini almış, büyük gözlerini iyice irileştirmişti.
"Rawoon! Merhaba kardeşim! Babişe çok vurup canını yakma, tamam mı?"
İyi kalpli bebeğim herkesi düşünüyordu.
Eğilip Jeongguk'umun göbeğine dudaklarını bastırmış, kafasını dizkerine koyup karnına sarılmıştı. Jeongguk'um da sağ elini oğlumuzun saçlarında gezdirmeye başladı. Bukleleri parmaklarına dolayıp tekrar açıyor, saç diplerine masajlar yapıp mayıştırıyordu, bebeğimizin öğlen uykusu saatiydi çünkü, oğlumuz da bunun farkındalığıyla bize zorluk çıkarmadan uzanıp onunla ilgilenmemizi bekliyordu.
Yaklaşıp eşimin dizine yanağımı yasladım ve gözlerimi kapattım ben de, boşta olan eli benim saçlarımda gezinmeye başladı. Dizinin üzerine bir öpücük bırakıp tekrar yanağımı yasladım, Bora'mın beline burnumu sürttüğümde oğlumun tombul eli yüzümde gezindi, yanaklarımı okşayıp eski haline geri döndü.
Aşıktım ona, içinden gelen bu sevgi patlamalarına aşıktım. O benim ilgim için deliriyorsa ben de onunki için deliriyordum. Büyümüş de küçülmüş gibiydi, çok ciddi ama bir o kadar da matrak bir çocuktu.
Benim gibi.
Bu kadar bize benzemesine bayılıyordum.
Uykuya daldığında kucaklayıp odasına çıkardım, yatağına yatırıp üzerini örttüm. Alnını kapatan buklelerini geriye tarayarak alnına yumuşak bir öpücük bıraktım.
Aşağı indiğimde Jeongguk kafasını geriye yaslayıp derin nefesler alıp veriyordu, arkasına geçip dudaklarını öptüm huşuyla.
"Sancın mı var meleğim?"
"Çok hareketli, evet, ama geçti şimdi."
Elimi tutup yanına çekmiş, koltuğum üzerinden atlayarak oturmuştum, sırtını hemen göğsüme yaslayıp yüzünü boynuma çevirdi.
