3. Bölüm

27.4K 933 200
                                    

Merhaba Yaralı Anka Kuşlarım 🌼

Medya: Derin Başar

Sonucun pozitif olduğu çok belliydi bu da kanıtı. Hastaneden çıktıktan sonra Mihriban Hanım

- Kızım bu akşam bize yemeğe gelir misin, hem ailemizle tanışırsın ?

- Bu akşam olmaz yani çok önemli bir işim var.
- Peki yarın akşam olur mu?

Öyle umutla bakıyor ki onu kıramadım.

- Hmm tamam olur.

Ben tamam diyince çok mutlu olmuştu.

- En sevdiğin yemek ne ondan yapayım yarın akşama
- Ben yemek ayırt etmem ki
- Olsun illaki bir sevdiğin yemek vardır
- Hmm Peki. Yaprak sarma olabilir
- Yaprak sarmayı çok mu seviyorsun?
- Evet
- Biliyor musun abinin de en sevdiği yemek yaprak sarma

Bu dediğine buruk bir tebessüm ile karşılık verdim çünkü diyecek hiç bir şeyim yoktu. Ben daha öz abimin hangi yemeği sevdiğini biliyordum. Bunu ve daha fazlasını öğrenmeme kim engel olduysa, bu aileye evlat acısını kim yaşattıysa o kişiyi bulup anasından emdiği sütü burnundan getireceğim ve ilk olarak onların kızı olmadığımı bildiği halde söylemeyen, bana her gün eziyet eden o ailem diyemediğim kişilerden başlayacağım.

- Peki o zaman yarın görüşürüz
- Görüşürüz kızım

Arabama binip eve gittim. Albayın yapacağı konferansa çok az kalmıştı. Hemen bilgisayarımı açıp konferansa katıldım. Albay daha katılmamıştı. Sadece bizim tim vardı. Onlara bugün olanları kısa bir özet geçtim. Sonra Albay konferansa katıldı ve bize

- Evet Bozkurt Timi beklediğimiz şeyin raporu bugün elimize ulaştı.

Hepimiz anlamıştık.

- Eminim ki hepiniz konunun ne olduğunu anladı. Doğu tayininiz sonunda elimize ulaştı ama bu tayin bireysel tayin değil hepiniz aynı yere tek bir tim olarak gidiyorsunuz.

İşte bunu beklemiyorduk. Farklı yerlere dağıtacağız sanıyorduk bu hepimize sürpriz oldu. Tabi Ali Albayı unutup

- Oley be bir an çok korktum ayrılma vaktimiz geldi diye ALLAH'ım sana şükürler olsun ama ben biliyordum be biliyordum.

Sonunda Albay aklına gelmiş olmalı ki

- Eeee pordon Albayım ben bir an çok heyecanlandım da. Yani o yüzden yoksa beni biliyorsunuz hiç öyle yapar mıyım?
- Tabiii bilirim hiiç yapar mısın yani
- Komutanım peki görev yerimiz neresi?
- MARDİN
- Peki komutanım
- Kendinize İyi bakın  hadi görüşürüz.

Albay çıktıktan sonra biz de normal aramaya  döndük çünkü oradaki tüm konuşmalarımız kayıt oluyor. Tim ile biraz konuştuktan sonra yapıp uyudum.

Ertesi Sabah

Sabah erken saatlerde kalktım. 2 saat spor yaptıktan sonra kahvaltımı yaptım ve karargah gittim. Tim iki saat önce uçağa binmiş olduğuna göre birazdan karargahta olurlar, beraber Albayın odasına gideceğiz. Timi beklerken birkaç askerle tanıştım. Bir 5 dakika sonra tim geldi. Onlarla biraz hasret giderdikten sonra Albayın odasına geçtik. Odaya girince hepimiz tekmil verdik. Albay ile biraz buraların düzeni ile ilgili konuştuk. Buralarda TÖRE denilen illetten ve saygın ağalardan bahsetti. Bunların arasında Mervan Başar ve Berzah Başar'da vardı. Albayın odasından çıktıktan sonra  Başarlara gideceğimden ötürü eve hazırlanmaya gittim. Geçen hafta aldığım ama bir türlü giyemediğim elbisemi giydim ve yola çıktım.

 Geçen hafta aldığım ama bir türlü giyemediğim elbisemi giydim ve yola çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                  (Gözlük hariç)

Başarların konağına vardım. Kapıyı Mihriban Hanım açtı. Gelmeden önce aldığım çiçekleri Mihriban Hanım verdim. Beni içeri davet etti. İçeri girdiğimde sabah tanıştığım askerlerden birini gördüm, o da beni görünce ayağa kalktı ve tekmil verdi

"Mehmet Ali Başar/ Mardin Emret komutanım"

O sırada herkes sözleşmiş gibi aynı anda

- Neee, sen asker misin?

Evet benim Yaralı Anka Kuşlarım bir bölüm daha sonuna geldik. Lütfen hikayemde nelerin olmasını istediğinizi yorumlarda belirtin. Hoşçakalın benim Yaralı Anka Kuşlarım. Sizi çok seviyorum 🌼🌼

Yaralı Anka Kuşu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin