28. Bölüm

2.4K 111 58
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba canlarım. Hemen bölüme geçmek istiyorum.

Derin'den

Hastahane günlerinin üstünden 4 gün geçmişti ve ben göreve gidiyordum. Uzun bir görev olacaktı. Bir kampa sızacak ve Ankara'nın istediği bir belgeyi alacaktım. Belge çok önemliymiş. İçinde ne var bilmiyorum. Yalan olmasın çok da merak ediyorum. Ama emirlere uymak zorundayım. Bu sefer ne yazık ki timim yanım değil. Onlar bu konuya bayağı itiraz etseler de emirlere karşı gelemiyorduk. İtiraz deyince aklıma Yiğit geldi. Çünkü gitmemem için bir sürü şebeklik yaptı canım sevgilim benim.

Geçmiş

- Derin gitmesen olmuyor mu?

- Olmaz

- Biliyorum bencillik ama daha yeni iyileştin. Başkası gitse?

- Birtanem, canım sağ salim geleceğim geri.

- Söz mü?

- Söz.

- Gitmezsen lunaparka gideriz, pamuk şeker yeriz, gezeriz istediğin her şeyi yaparız.

- Gelince yapalım.

- Şimdi yapalım.

- Yiğit!

- Peki.

Ertesi gün (Geçmiş devam ediyor. )

- Öhü Öhü çok hastayım Derin gitmesen.

- İyisin iyi bir şeyin yok.

- Var var kötü hastalığa yakalandım.

- Bir şey olmazzz.

Şimdiki Zaman

Aklıma geldikçe gülüyorum yaa. Onunla çok mutluyum. Her şey çok güzel gidiyor ve bu benim içime sıkıntı doğuruyor. Sanki bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Ya da boş bir kuruntu. Umarım öyledir.

- Komutanım iniş noktasına geldik. Helikopteri indiriyorum. Gideceğiniz istikamete 45 km var.

- Sağ ol Teğmenim.

- Allah'a emanet olun komutanım.

- Siz de kardeşim.

Helikopterden indim. Helikopter gittikten sonra biraz etrafı gözlemledikten sonra yürümeye başladım. Yoksa bu yol hiç bitmez yani. 40 km yürüdükten sonra biraz durup dinlendim. Ardından üstümdeki bu iğrenç kıyafetle birkaç dakika bakıştım. Ahh benim asaletine kurban olduğum üniformam. Şimdi üstümde olması için nelerimi vermezdim ki. Neyse o şanlı üniformaya kovuşmak için bu iğrenç şeyi giydim.

- Kemsin sen?

Hay Allah biraz erken yakalandık. Neyse gazamız mübarek olsun.

- Ben Heja eskerler köyümüzü geldi ben onlardan kaçtım.

- Hangi köydensin?

- Şu Dagin başındaki Karadağ Köyüdür.

- Oraya eskerlerin geldigini duymuşduk. Seni başkana götürek o bilir ne yapacagini.

- Tamam.

Iyy Türkçemden iğrendim resmen ya.
(Buraları yazarken savaş verdim resmen klavye sağ olsun her kelimeyi düzeltti😅)
Her şey planladığımız gibi oldu. Şuan kampa gidiyorduk. İtler kendi arasında konuşuyorlardı. Kim bilir ne konuşuyorlar. Neyse kaynaşmaya çalışayım bari.

Yazardan

Derin burada her şeyden habersiz görevine devam ederken sevdikleri acı çekiyordu. O çok sevdikleri kişiler bunu onlara nasıl yaparlardı. Akılları durmuştu. Neye şaşıracaklarını sapıttılar. Hadi diyelim sevdiler, daha ilerisine nasıl gittiler. Bunu ne zaman söylemeyi düşünüyorlardı?

Ve SON

Ay kim bilir neler oldu neler?
Sizce kim birbirini sevdiler?
Daha ilerisi derken?

Neyse bunların cevabı bir sonraki bölümde. Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın. Hoşça kalın🌸🌸

Yaralı Anka Kuşu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin