Akşam tüm paketleri sahiplerine ulaştırdıktan sonra eve gitmek için hazırlandım. Gerçi hangi eve gidecektim ki. Ev falan yoktu ortalıkta. Dolana dolana dün akşam ki yere geldim. Adam beni bulsun diye bekledim. Çok geçmedi geldi zaten o da. Çantamda ki parayı çıkarttım.
" Hepsi bu kadar. "
Adam parayı sayıp kontrol ettikten sonra yarısından fazlasını bana uzattı.
" Bu çok fazla değil mi ? "
" Değil hak ettiğini alıyorsun. Yarın sabah bir ev bak kendine. Kömürlükler de kalma. "
Kafamı sallayarak bavulumu bıraktığım o kömürlüğe gittim. Yorgunluk yüzünden çoktan uyumuştum bile. Sabah kalktığımda İclal ile karşılaştım. Topuklu ayakkabısı, mini elbisesi ve o sade makyajı ile harika görünüyordu. Büyük ihtimalle bir şirkette sekreterlik falan yapıyordu. Gülümseyerek yanına gittim.
" Günaydın İclal. "
" Günaydın canım. Nerede kalsın dün gece. Abim aramaya çıktı ama bulamamış. "
" Kaldım işte boşver. Nereye böyle ? "
" Ajansa gidiyorum. Fotoğraf çekimi varmış. Sende gelsene. Oradan sonra bir kahve içeriz. "
" Benim işe gitmem gerek başka zaman. "
Büyük adımlarla oradan uzaklaşmıştım. Kafeye geç kalıyordum. Yolda Tarık denilen o adam çıktı karşıma. Yine elime bir poşet tutuşturup gitmişti. Bu işi yapmaktan pek memnun değildim. Nasıl ve neden bulaştım konusuna gelirsek eğer kısa yoldan parayı bulmak derim herhalde. Çünkü havalar iyice soğumaya başladı ve başımı sokacak bir evim olması gerekiyor. Uzunca yürüdükten sonra nihayet kafeye geldim işte. İçeride yine değişik tiplerde adamlar vardı. Akşama kadar Tarık'ın bana verdiği paketleri bitirdim. Kafeyi kapatma sırası bendeydi. İçeriyi toparlarken kapıya bir adam geldi.
" Beni Tarık Abi gönderdi. Hazırsan gidiyoruz. "
" Nereye be ? Kimseyle hiçbir yere gelmiyorum ben. Söyle o abine beni kullanmaktan vazgeçsin. "
" Abim inat ederse tut kolundan getir dedi. Zorluk çıkarma. "
" Hay o abine ben. Bekle biraz kafeyi kapatıp geliyorum. "
İçeriyi temizleyip kafeyi kapattım. Adamın gösterdiği son model siyah arabaya bindim. Kötü bir yere gidiyor gibiydik ama hayırlısı. Oturduğum mahalleden uzaklaşıp dağ yoluna girdik. O yola sapmamızla ölüm korkusuna girmem bir oldu. Korkudan tir tir titrerken araba bir evin önünde durdu. Şoför konuşmadan kapıyı açıp eve doğru ilerledik. Kapıda 2 tane iri yarı takım elbiseli adamlar vardı. İçeriye girdiğimizde altın sarısı rengi hakimdi. Biraz daha içeriye girdiğimizde salonda Tarık denilen o adam oturuyordu. Karşısına geçip çantamda ki parayı çıkartıp sehpanın üzerine attım. Daha sonra dün akşam bana verdiği parayı da çıkartıp yanına fırlattım.
" Bu akşam ki hasılat burada. Bu da dün akşam ki payıma düşen. Hepsi senin olsun. Ben bu işte yokum. "
Diyerek arkamı dönüp kapıya doğru yürürken adamları beni durdurdu. Kendisi ayağa kalkıp konuşmaya başladı.
" Geçmişini bildiğim için sana bu işi verdim. İçerisinde bulunduğun bu evi sen hak ediyorsun. İntikam almak için güzel bir fırsat. "
" Kimden neden intikam alayım ? "
" Zavallım. Annen ve baban gerçek değil. Mektubu bulsaydın eğer öğrenecektin zaten. "
" O mektubu nereden biliyorsun ? Ne yazıyordu ? "
" Zamanla her şeyi anlatacağım sana. Önce bavulun yukarıdaki odada. Artık bu evde yaşayacaksın. İtiraz etme hakkın yok. "
Adamın suratına tükürmeyi düşünmüştüm ama yanındaki korumalardan çok mühim bir insan olduğunu düşündüm. Evin hemen hemen her odasında koruma vardı. Uyuşturucu işi miydi tüm bunları kazandıran acaba. Adamın teklifini sadece söyleyeceklerini merak ettiğim için kabul ettim. Günlerdir sırtımda yatak yüzü görmemişti zaten. Hemen bavulumun olduğu odaya geçip kapıyı kilitledim. Neden kilitlediğimi de bilmiyorum. İsteseler bir tekme ile kırabilirlerdi. Bunların hiç birini düşünmeden uykuya daldım. Sabah kalktığımda herkes salondaydı. Tarık denilen o adam beni fark edince yerinden kalktı.
" Hazır mısın ? "
" Neye ? "
" Gerçeklere. "
Televizyonun karşısındaki kanepeye oturdum. Adamın gözlerinin içine bakıyordum. Yanındakilere işaret yaptı. Televizyon açıldı. Bir taraftan fotoğraflar oynuyor bir taraftan da Tarık anlatıyordu.
" Annen ile babanın bir bebekleri olmuyordu. Daha sonra bir gece baban elinde seninle eve gitti. Annen kimdir neyin nesidir diye çok araştırmış seni ama baban hep susturup engel olmuş. Kumar oynamaya diye gidip bir daha geri dönmemiş. "
" Sen nereden biliyorsun tüm bunları. "
Tarık kızgın bir şekilde suratıma baktı. Sözünü kesmem den hoşlanmamış gibiydi.
" Gerçek ailen seni bulmaya koyulmuşlar. Eve kadar gelmişler fakat annen bir yalanla içeriye sokmamış. Daha sonra da seni oradan kaçırıp bu eve, mahalleye getirmiş. O günden sonra kimse seni arayıp sormamış zaten. "
" Peki gerçek ailem kim ? Neredeler ? Off kafam allak bullak oldu. "
" Annenin sana yazdığı mektupta bunlar yazılıydı zaten. Teyzen o akşam çöpe atarken gördük. İstersen mektup orada. Gerçek ailen senden itibarı için vazgeçti. Öldü dedirttiler senin için. Sırası gelince onları da öğreneceksin elbette. "
" Size neden inanıyım ki. Bu mektubu da siz yazmışsınızdır. Bakın. Benim babam ben doğmadan kanserden öldü. Annemde gitmeme dayanamadı. Yani benim bir ailem vardı ama 3 gün önce yok oldu. "
" Annenin yazısını da bilirsin heralde. "
Elime mektubu tutuşturup hepsi gitmişti. Koca evde tek başıma kalmıştım. Mektubu okuduğumda bir kutudan bahsediyordu. Onu bulmak ümidiyle bir taksiye atlayıp eve gittim. Teyzem büyük ihtimalle evde değildi ve anahtar da yerinde yoktu. Pes etmeyecektim. Bugün hayatımda değişen ne varsa öğrenecektim. Mahallede ki çilingire gidip kapıyı açtırdım. Hemen annemin odasına gidip kutuyu bulmaya koyuldum. Kilitli bir dolap dikkatimi çekti. Anahtarları ortada yoktu ama bir çekiç ile kilidi kırdım. Kutuyu alıp yatağın üzerine oturdum. Kutunun içerisinden bir sürü fotoğraf çıktı. Hepsini yatağın üzerine çıkardım. Bir not gördüm. Notta şöyle yazıyordu.
" Güzel gözlüm; sana bunu yaptığımız için bizi affet. "
Kağıdın alt kısmında birde adres yazıyordu. Kağıdı elime alıp kapının önünde bekleyen taksiye binip adrese gittim. Adrese vardığımda hava çoktan kararmıştı. Taksinin ücretini verip göndermiştim. Evin kapısına doğru yaklaşıp evi izlemeye koyuldum. Çok geçmeden eve doğru bir araba yaklaştı. Beni görmemeleri için bir çalının arkasına geçtim. Lüks kırmızı arabanın içinden çok güzel bir kız ve babam olduğunu düşündüğüm adam sarılarak inmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNE
RomanceOnsuz hayat çekilmiyormuş. evlerinin önüne gittiğimde cesaretimi kaybettim. Kapının önünde bir aşağı bir yukarı dolanıp durdum. Ne diyecektim ki. Ailesi asla biz olmaya izin vermeyecekti. Üstelik ' O senin abin. ' diye sürekli başıma vuran biri de v...