Bölüm 12

25 1 0
                                    

Sabah güneş ışıklarının yüzüme vurması ile uyandım. Hemen odanın camını açıp içeriye hava girmesini sağladım. Deniz oldukça güzel görünüyordu. Hava da yazdan kalma bir gün gibiydi. Artık soğuk kış günleri sona eriyor gibiydi. Bugün ata binmek için kursa gitmem gerekti. Bu yüzden çantamı hazırlayıp üzerime rahat bir şeyler giyip salona indim. Kahvaltı masası hazırlanmış bir ucunda Tarık diğer ucunda ise Çağatay vardı. Kimse hiçbir şeye dokunmamış sadece bekliyorlardı. Ben gelince ikisi de nihayet der gibi baktı. Ben ikisine de boş boş bakındıktan sonra Tarık söze başladı.


" Maviş. Akşam yemeğine gelseydin. "


Böyle diyince kolumda ki saate baktım. Saat daha 10.00 dı ve oldukça erkendi bence.


" Size afiyet olsun. Kulübe geç kaldım. "

" Kahvaltı yapmadan hiç bir yere gidemezsin. "


Bu adam hala beni kızı olarak falan mı görüyor. Eğer öyleyse biri şuna kızı olmadığımı söylesin.


" Ben senin kuklan değilim. Aç olsaydım eğer yerdim. Şimdi hoşçakal. "


Çantamı sırtıma alıp arabaya bindim. Kulübün önünde beni bekleyen bir adet Arda vardı. Sanırım Ada'da yine at binmeye gelmişti. Arabadan inip sevgilimin yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. O da buna karşılık bana sıkıca sarılmıştı. Bu hasretten sonra içeriye girip geçen haftaki atı kendim hazırlamaya koyuldum. O sırada Ada'da kendi atına bakınıyordu. Atını alıp yanıma geldi.


" Bir yarışa var mısın ? "

" Sonucunda ne olacak ? Bir iddia koymalıyız ortaya. "

" Sen kazanırsan eğer abim ile arandan çekileceğim ama eğer ben kazanırsam ailemizden uzak durup, gideceksin. "


Çok derin bir iddia oldu bu. Ben daha önce ata binmedim. Senin gibi bir at tutkunu falanda değilim. Yenmek isterim tabii ama yenmeliyim. Bahanem olmayacak. O ata binecek ve kazanacaktım. Atımı alıp yarış alanına geldim. Oldukça kalabalık bir alandı ve Arda en önde çok endişeli görünüyordu. Ben bu intikam yoluna baş koydum ölsem bile yarışı kazanacaktım. Evet atın üzerine çıktım. Düdük çaldı ve yarış başladı. Arkamda 3 kişi bırakmıştım. Ada oldukça iyiydi ama şimdi yan yana yarışıyorduk. Bazen o öne geçiyor bazense ben geçiyordum. Bu aileden intikam almak için bu yarışı kazanmalıydım. Ama Ada'nın pes etmeye niyeti yoktu. Bir anda önüme geçti ve atım kontrolünü kaybetti. Ben üzerinde onu sakinleştirmeye çalışırken olanlar oldu. Atımla beraber yere yığılmıştık. Başımda kask olduğu için sadece vücudumda çizikler vardı. Ama atın ayağına batan o şey canını fazlasıyla acıtıyordu. Gözlerinden yaş geldiğinde içimden bir şeyler kopmuştu. Bedenimi yerden kaldırıp atın ayağına baktım. Gerçekten çok fazla içeriye girmişti. Hemen etrafımızdan bir kaç kişi gelip at ile ilgilenmeye başladı. Arda'da benim yanıma gelip başımda ki kaskı çıkardı. O zaman anladım ki başımda da yaralar vardı ve kanıyordu.


" İyi değilsin. Hastaneye gidelim istersen. "


" Ben değil at iyi değil. Rüzgara bir şey olmayacak dimi. O çok değerli bir at. Benim yüzümden sakatlansın istemem. "

" Ona bakıyorlar işte. İlgileniyorlar. Biz seni gösterelim. Haydi tut elimden gidelim. "

DERİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin