Yeni hayatımda sabah erkenden kalkmak yoktu. İşe gitmek hiç yoktu. Etiketlerine bakarak kıyafet seçmek yoktu. Üstelik gittiğim mekanlarda menüye saatlerce bakıp en ucuz yemeği aramak zorunda da değildim. Şimdi yaşadığım ev gecekondu evinin 3 katı büyüklüğünde ve mükemmeldi. Üstelik her an her istediğimi yapacak adamlar, hizmetçilerle doluydu ev.
--
Sabah binicilik kursu için biraz erken kalkmıştım. Bu kurs sayesinde Ada ile tanışacak, kendimi ona sevdirecektim. Bu planımın ilk adamının a seçeneği idi. Çünkü ilk planı ' Sarper ailesine kendini sevdir. ' olarak kabul etmiştik. Şimdi sırada Ada vardı. Hemen bir şeyler yiyip kursun bulunduğu yere geldim. Kendime binmek için bir at seçtim. Sonra gözümü parkura dikip bekledim. Ada çok güzel at biniyordu. Ondan daha iyi yapmalıydım bu işi. Beni kıskanmasını sağlamalıydım. Ata atlayıp gösteriye hazırlandım. Engellerden son derece güzel atladığımı umuyordum. Bu gösteri Sarper ailesine yeterdi. Atı teslim edip parkurdan dışarıya çıktım. Ada'nın yanında abisi vardı. Selam vermek için yanlarına gittim.
" Merhaba Arda. "
" Merhaba. Seni kardeşimle tanıştırayım. Ada. "
Kardeşi kendisi gibi değildi. Burnu havada ukala bir hali vardı. Uzattığım eli bile tutmamıştı. Zoraki gülüyordu. Bu halleri ona daha çok sinirlenmeme sebep olmuştu.
" Kahve içmeye gidiyorum. Gelmek ister misiniz ? "
Abisine sorduğum soruya Ada cevap vermişti.
" Gerek yok. Bizim işimiz var. "
" İşimiz bekleyebilir kardeşim. Kırmayalım Duru'yu. "
Abisinin kararından hiçte memnun değildi aslında. Zorda olsa bizimle kahve içmeye gelmişti. Kahve içerken ikisi hakkında da çok şey öğrenmiştim. Arda ile çok iyi anlaşmıştık. Hatta akşama yemeğe bile çağırmıştı beni. Sarper ailesinin evine gidecektim. Yıllarca beni öldü olarak gösteren bu aileden geçte olsa intikam alacaktım.
--
Tarık'ın benim için ayarladığı şoförün yanına yaklaştım. Gideceğimiz adresi söyleyip arabaya bindim. Geldiğimiz sokakta bu derece lüks arabalar olmadığı için herkes arabanın önüne atıyordu kendini. Teyzemin evine yaklaşınca indim. Kapıyı bile çalmadan açmıştı. Beni kapılarda karşıladı anlayacağınız. Son model arabalardan inip, son derece kaliteli giyindiğimden teyzem kölem bile olabilirdi. O paraya tapan bir tipti. Ver parasını sussun derler ya o da öyleydi. Topuklu ayakkabılarla o taşlı bahçede nasıl yürünürse o şekilde yürüdüm. Benden önce söze başlayan o olmuştu.
" Hoşgeldin kızım. Evine mi döndün. Geç içeriye ben bakkaldan çayla kurabiye neyin aliyim. "
" Gerek var mı sence ?İkimizde senin beni sevmediğini biliyoruz. Paraya aşıksın sen. "
" Buraya da bana para vermeye mi geldin ? "
Gerçekten içten bir kahkaha atmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNE
RomantizmOnsuz hayat çekilmiyormuş. evlerinin önüne gittiğimde cesaretimi kaybettim. Kapının önünde bir aşağı bir yukarı dolanıp durdum. Ne diyecektim ki. Ailesi asla biz olmaya izin vermeyecekti. Üstelik ' O senin abin. ' diye sürekli başıma vuran biri de v...