'Biliyor musun, Almila gitti.'
Nisa şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp indirdi.
'Nereye?'
'Ailesiyle başka şehire taşınmışlar işte, vedalaştı benimle.'
'Ya, neyse, iyi olmuş.'
'Aslında pişman gözüküyordu.'
'Nasıl yani?'
'İşte, ağladı giderken falan.'
'Ağladığı ve pişman olması bize yaptığı kötü şeyleri değiştirmiyor ama.'
'Ama güzelim yine de iyilikle vedalaştı işte.'
'Çok mu safsın acaba İpek, ya da böylesi mi işine geliyor bilmiyorum ama Almila'nın yaptığı şeyi unuttun galiba.'
'Bak Nisa, ben hiçbir şeyi unutmadım ama bazen benden daha açık gözlüymüşsün gibi davranman sinirimi bozuyor, madem bu kadar akıllıydın çaldırmasaydın hesabını!'
Nisa bu çıkışım karşısında korkuyla geri çekildi. Bir an için sinirlenmiştim ve içimden sesimi yükseltesim gelmişti ama ondaki o bakışları görünce pişmanlığım ardından geldi.
'Bben- özür dilerim bağırmak istememiştim.'
'Eğer onu özlüyorsan acısını benden çıkarma tamam mı?' Diyerek fısıldadı Nisa.
'Saçmalama, benim onu özlediğim falan yok, söyleme böyle.'
'Neden bağırdın bana az önce?'
'Bana sürekli tehdit altındaymışız gibi Almila hakkında şöyleydi böyleydi demen hoşuma gitmiyor ama gerçekten çok özür dilerim sevgilim küsme bana.'
Nisa hafifçe gülümsedi.
'Sorun değil İpeğim.'
Aynı sakinlikle bana sokuldu ve onu incittiğim için yaşadığım pişmanlıkla kollarımı ona sıkıca sardım. Omzuma yasladığı başına bir öpücük verdim.
'İyiyiz değil mi?' Diye soru yönelttim.
'İyiyiz, sorun yok.'
Nisa'nın yüzünü kaldırıp ellerimin arasına aldım ve dudaklarına ufak bir öpücük kondurup geri çekildim. Umarım fazla kırılmamıştır ve bunu bana karşı kullanmazdı. Hala kavgamızın merkezinde Almila'nın oluşundan rahatsız oluyordum ama buna son vermeliydik.
El ele yürüdüğümüz sokağın sonuna gelince ona doğru bedenimi çevirdim.
'Yolun sonuna geldikk, of hiç ayrılmak istemiyorum senden.'
'O zaman bende kalsana.'
'Bilmem ki, bizimkiler izin vermezler ya.'
'Ya bir izin istesen ne olcak ki?'
'Şansımı deneyeyim.'
Normalde Aylinde kalmama bile zor izin veren ailem hele okuldan olmayan biri olunca Nisaya bile izin vermezlerdi biliyordum. Ama Nisa'nın şansına mıydı nedir izin vermişlerdi. Sevinçle ona sarıldım ve birlikte evine gittik. Annesi ve babasıyla tanışıp yemek yedikten sonra beni küçük kardeşiyle tanıştırmıştı. Küçük kardeşi Ali tıpkı Nisa gibi kızıl saçlıydı. Anneleri de öyle ve dünya tatlısı bir kadındı. Günün sonunda Nisa'nın odasında ona önerdiğim diziyi birlikte izliyorduk. Bir bölümün sonuna gelince bilgisayarın kapağını indirdim.
'Eh biraz ara vermek lazım.'
Nisa gülümsedi.
'Bence de.'
Onun yüzünü tutup kendime çevirdim ve dudaklarını öpüverdim.
'Bak aniden öpüyorsun, kalp krizinden ölcem valla.'
'Aşkım, güzelim benim.'
'İpeğim, sevgilim.'
'Bana ilk defa sevgilim dedin seeen? Hayırdır utangaçlığınız gitmiş?'
'Alışıyormuş insan işte.'
'Bugün bana çok kırılmadın değil mi?'
'Eh başta biraz üzüldüm ama sana söylediğim de kötüydü biraz haklısın, zaten sonrası çok güzeldi ve şu an bile çok güzel, unuttum bile.'
Nisa'nın saçlarını okşayıp geriye attım. Yanağındaki çillerin üzerini öpüp geri çekildim.
'Seni seviyorum.'
Nisa'nın yüzünden gözlerimi çektim çünkü kızaracağını biliyordum. Ama cevabı gecikmedi.
'Bu da kalp krizi geçirmeme sebep olacaktı ama ben de seni seviyorum İpeğim.'