'Raporları akşam mesai saatin dolmadan odamda istiyorum.'
'Peki İpek Hanım.'
Asistanım odadan çıkar çıkmaz ayaklarımı masaya dayayıp önümdeki portakal suyumdan koca bir yudum aldım. Hayatta kalan tek akrabam dedem ben lise sondayken -Nisa'dan ayrıldıktan 1 yıl sonra- vefat etmişti ve yönettiği parfüm şirketi bana kalmıştı. Bu yüzden üniversitesi okumama gerek kalmamıştı ama ben hobi olarak güzel sanatlar fakültesinde resim bölümü okuyordum. Bunun dışında çoğu vaktim bu patron masasında ve yönetim kurulu toplantılarında geçiyordu. Zaten öyle çok büyük bir şirket değildik. Ankara'da 2 şubemiz vardı ama bu bana yetiyordu.
Zamanda geriye yolculuk yaparsak Nisa ile ayrıldıktan sonra onu atlatmam zor olmuştu. Lise 3. Sınıftaydık ve o dönem derslerim çok kötüydü. Bu durum dedeme bildirilince beni şirkete çağırıp işleri erkenden öğretmiş ve bir an olsun kafamı dağıtmama yardımcı olmuştu. Bu sayede işlere çok yabancı değildim. Son sınıfta ise daha toparlanmış bir şekilde okulu ortalama bir puanla bitirip daha sonra resim bölümü için hızlandırılmış kurs alıp resim bölümünü kazanmıştım ve bu sene 4. Senemdi. Mezun olunca da şirketin yanındaki boş binaya galeri açmayı düşünüyordum.
Nisayı da sadece birkaç kez dışarda görmüştüm ama birbirimizi görmezden gelip geçip gitmiştik. Almila ise şehre dönmüştü ama hiç konuşmamıştık. Ondan sonra sadece üniversite 1. Sınıfta grafik bölümünden bir kızla ilişkim olmuştu. Adı Sima idi. O da 8 ay sürmüştü. Çünkü kendisi başka şehire yatay geçiş yaptığı için ayrılmak zorunda kalmıştık. Onunla arkadaşça ayrılmıştık ve hala konuşuyorduk. Benden sonra sevgili bile yapmıştı. Ben ise 2 yıldır kimseyle görüşmüyordum. Yönetim kurulu üyelerinin çapkın oğullarıyla da ilgilenmiyordum. Her ne kadar bana kur yapsalarda pas vermiyordum. Yaşım daha küçükken kendimi eşcinsel olarak adlandırırdım ama daha sonra erkeklere de ilgi duyabildiğimi keşfedince biseksüel bayraklarını havaya çekmiştim. Tabi ki bu kadınlara duyduğum ilgi kadar yoğun değildi.
Odanın kapısı çalınca ayaklarımı masadan indirdim.
'Gir.'
Asistanım içeriye girdi.
'Ne vardı Beren?'
'İpek Hanım, yarın işbirlik yapacağınız şirketle toplantınız vardı ama acil işleri varmış, toplantıyı bugüne aldırmak istiyorlarmış. Sizin programınız müsait, haber bekliyorlar.'
'İyi madem gelsinler, kolaylık olsun, patron mu gelicek temsilci mi yollayacak?'
'Patron bizzat kendi gelecek efendim.'
'Adı neymiş beyefendinin?'
'Bilmiyorum efendim, temsilci ile konuştum, ama patronuyla gelecekmiş.'
'Tamam berenciğim çekilebilirsin, hey istersen iki kahve al gel, toplantı saatine kadar karşılıklı kahve içelim olur mu?'
'Ah çok düşüncelisiniz İpek Hanım ama raporlar vardı.'
'Tamam hayatım başka zaman içeriz o zaman, kolay gelsin.'
Beren gülümseyip odadan çıktı. Dedem vefat etmeden önce ben şirkette az buz bir şeyler öğrenirken bana çok yardımcı olmuştu. Hatta dedem ben lise sondayken vefat edince beni hiç yalnız bırakmamıştı. Yani benim sağ kolumdu. Onsuz şirketi yönetmek biraz zahmetli olurdu. Hetero olduğunu bilmeme rağmen arada ona çapkınca davranıp yürüyordum ama kendisi en başından beri bir erkekle sevgiliydi. Zaten ona başka gözle bakamazdım, o benim ablam gibi bir şeydi.
Sadece bir konuda ısrarcıydı. Bana şirket içinde hep Hanım diyordu. Dışarıda İpek oluyordum ve ondaki bu takıntıyı anlayamıyordum.Toplantı saati yaklaşırken Berenden notları alıp okudum ve baş koltuğa geçip beklemeye başladım. Sonunda kapı çaldı ve içeriye beren girdi.
'Buyrun hoşgeldiniz, yönetim kurulu başkanımız ve şirket yöneticimiz İpek Hanım.'
Ayağa kalktım içeriye giren kişiyle karşılaşınca şok olmam aynı anda gerçekleşti.
'Merhaba İpek Hanım. Memnun oldum. Ben...........''
Bu bir tür şaka olmalıydı ya da simülasyon olmalıydı!