'Vedalaşırken ne söyledin ona?'
Kapıyı kapatıp içeriye girdim ve koltuğa oturdum.
'Hiç, arkadaş kalalım. Beni aştığın zaman duyguların gidince bana yazabilirsin dedim.'
Nisa ellerini sinirle saçından geçirdi.
'Sen ciddi misin, onunla bir de güvenip arkadaş mı kalacaksın yani?'
'Evet neden olmasın? Vedalaşırken samimi geldi bana.'
'Ona nasıl tekrar güvenebiliyorsun İpek? Diyince kızıyorsun ama kız cidden samimi mi geldi sana? Nereden biliyorsun bir planı yok?'
'Bu kadar şüpheci olmana yok, o uzakta, biz yan yanayız. Ne yapabilir ki?'
'Her şeyi?'
'Nisa bence sen bana güvenmiyorsun.'
'Allah aşkına bu konunun güvenle ne ilgisi var ya?'
'Bana sesini yükseltme istersen?'
'Hadi ya? Geçen gün bana bağıran kimdi?'
'Yüzüme vuracak zamanı mı arıyordun?'
'İpek görmüyor musun, bu kız aramızdan çekilmiyor, ne zaman adı açılsa kavga ediyoruz. Varlığı yetiyor!'
'Bence kavganın sebebi senin gereksiz kıskançlığın ve güvensizliğin, bir ilişkideki en önemli şey güvendir. Sen bana güvendiğini hissettirmiyorsun.'
'Ben sana güveniyorum! Ben Almilaya güvenmiyorum!
'Ya bırak şu ben sana güveniyorum etrafa güvenmiyorum diyen ebeveyn ayaklarını, bu nasıl savunma?'
Nisa önündeki masaya tekme attı.
'Onunla görüşmeni istemiyorum bu kadar!'
'Pardon? Ben izin aldığımı hatırlamıyodum. Evet ona cevap vermeyecektim sen huzursuz olma diye ama şu an öyle bir veresim geldi ki!'
'Bana inat yapman ona zarar, çocuk gibisin İpek.'
'Bu çocuk seni daha fazla oyalamasın o zaman.'
'İyi edersin.'
Nisa bana bakmadan arkasını döndü. 'İyi edersin.' Repliği kafamda döne döne ona yazıklar olsun anlamında kafa salladım ve kapıyı kapatıp usulca çıktım ve tek hissettiğim koca bir hayal kırıklığı idi.