BATU’SUZ NEFES ALMA MÜCADELESİ.
Ben acaba ondan önce nasıl yaşıyordum? Abidik gubidik topuzum, nutellam vardı. Evet, o olmadan da yapabilirim ki ben. Sadece kendimi kandırıyorum. Of!
Dersimiz matematikti. Ben ise ders dinlemekten başka her şeyi yapıyordum. Öylece onu izliyordum. Sırasında yayılmış bir şekilde oturuyordu. Önündeki deftere bir şeyler karalıyordu. Kaşları çatıktı. Yandan siması… O kadar güzeldi ki. Ömrümün sonuna kadar onu izleyebilirdim.
Zilin çalmasıyla birlikte önündeki kağıdı buruşturup sırasının altına attı. Ben ise hemen toparlanıp önüme döndüm.
‘’Kantine gidiyoruz, geliyor musun?’’ diye sordu Nehir.
‘’Hayır. Siz gidin’’ dedim gülümseyerek.
‘’Peki tatlım’’ dedi Nehir.
Kol kola girip sınıftan çıktılar. Sınıfta sadece ben kalmıştım. Gözüm Batu’nun sırasına kaydı. ACABA KAĞIDA NE ÇİZMİŞTİ?
Merakıma yenik düşüp yerimden kalktım ve onun sırasına gittim. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Sıranın altından kağıdı alıp yavaşça açtım. Kağıtta… Adım yazıyordu. Her yerde,her köşesinde adım yazıyordu. Ağzım açık kağıda bakıyordum ki sınıf kapısı birden açıldı. Dehşet içinde kapıya döndüm. Batu gelmişti. Aferin Başak?
''Başak?'' dedi Batu sakin adımlarla bana yaklaşırken.
Ben ise elimde kağıtla 3 harfli çarpmış gibi ona bakıyordum.
''Hı?'' dedim sesimin çıktığı kadarıyla.
''Ne yapıyorsun?'' diye sordu. Sonra gözleri elimdeki kağıda kaydı. Bana yaklaşıp elimden kağıdı aldı. Kendi kağıdı olduğunu anlayınca kaşları çatılmıştı.
Sonra bana döndü.
''Şey, ben aslında.. O yere düştü senin ardından. Bende alıp şey olmasın diye--'' sözlerimi tamamlayamadan Batu işaret parmağını dudaklarımı koydu. Elektrik çarpmış gibi hissettim. Uzun süreden sonra bu kadar yakın oluyorduk.
''Seni tanıyorum Başak.'' diye fılsıldadı. Sonra parmağını dudaklarımdan çekti.
''Özür dilerim.'' dedim zorla yutkunurken.
Öylece birbirimize bakıyorduk. Bir şey söylemesini bekliyordum. Beni özlediğini ve o gün söylediği herşey için pişman olduğunu belirtmesini bekliyordum.
-Flashback-
Batu beni arayıp sahilde buluşmamız gerektiğini söylemişti. Bende bir saate kadar sahile inmiştim. Gittiğimde Batu ordaydı.
''Canım.'' dedim yanına ulaştığımda.
''Başak'' diye söze başladı. Gergin görünüyordu.
''Bir şey mi oldu?'' diye sordum kaşlarımı çatarak.
''Geçen gece eve attığın çocuğun kim olduğunu söylemek ister misin?'' dedi sinirli bir şekilde.
''Ne?'' dedim gözlerimi pörtleterek. ''Ne saçmalıyorsun?''
''Lan görmüşler, hala neyin itirazındasın he?'' diye bağırdı.
''Ya sen beni neyle suçladığının farkında mısın ?'' diye bağırdım bende. ''Gerizekalı ne dediğinin farkına var!''
''Anlat o zaman hadi. Seni aldattım de, o eve attığım çocukla tüm gece--'' sinirlerime hakim olamayıp Batu'ya tokat atmıştım.
''Yazıklar olsun.'' dedim titreyen sesimle.
Gözyaşlarıma daha fazla hakim olamayıp kendimi bırakmıştım.
''O çocuk benim kuzenim. Düşünmek istediğin gibi seni aldatmadım. Teyzem bizdeydi. Anahtarını kaybetmiş. Teyzemin anahtarını almaya gelmişti. Oldu mu?''
''Başak..''
''Bitti.''
''Ne?'' dedi afallamış bir şekilde.
''Bıktım senin bu kıskançlık krizlerinden. Yıkıp dökmelerinden bıktım.'' dedim. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Ben ise son kez gözlerinin içine bakıp ordan uzaklaşmıştım.
-Flashback Son-
Batu hiçbirşey söylemeyip öylece bana bakmıştı. Ben ise bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp yanından geçip gitmiştim. Yine sesini çıkartmamıştı. Sınıftan çıkmamla birlikte derin bir nefes aldım. Onun yanındayken nefes almayı bile unutuyordum sanki. Beni çok kötü etkiliyordu.
Koridorda ilerlerken biri ''Başak.'' diye seslendi.
''Efendim?'' dedim önümdeki kıza.
''Elif hoca seni tiyatro salonuna çağırıyor.'' dedi.
''Neden ki?'' diye sordum.
''Bilmiyorum.'' dedi kız.
''Peki teşekkürler.'' dedim gülümseyerek.
''Rica ederim.'' dedi.
Bir alt kata inip tiyatro salonuna girdim. Işıklar yanıyordu.
''Elif hocam?'' diye seslendim.
Ama ses çıkmıyordu. Kaşlarımı çatıp sahneye doğru ilerledim. Yerde güller, notlar ve fotoğraflar vardı. Dikkatli bakınca fotoğraftakilerin ben olduğumu anladım. Hayır, hayır, hayır. Yine aynı şey olacaktı.
Bir an önce burdan çıkmalıydım. Biri benimle oyun oynuyordu.
Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerdim. Kolu aşağıya indirdim ama açılmıyordu. Aferin Başak. Şimdi yandın.
Lanet olsun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş ve Ay (Düzenleniyor)
Fiksi RemajaBiz iki zıt kutup gibiydik.GÜNEŞ VE AY gibiydik.Tutulmamız bile saatlerce sürüyordu sadece. ''Neden bırakmıyorsun beni?'' ''Çünkü sana ihtiyacım var.Çünkü senin ışığına ihtiyacım var.Sen benim güneşimsin.Ben senin ışığına muhtaç bir ay gibiyim.Sen y...