Salaş tarzımın kesinlikle hakim olduğu bir güne daha merhaba.Saçımı da abudik gubudik bir topuz yaptıktan sonra aynanın karşısına geçtim.
Ölü gibisin Başak Saygıner!
Umrumda mı?
Ah tabiki HAYIR.
Yüzümü yıkama,kurulama evresinden sonra odamdan çıktım ve salona geçtim ama kimseyi bulamadım.Mutfağa girdiğimde ise masanın üzerinde beni şirin bir tepsi bekliyordu.
'Birkaç işim çıktı.Sanırım artık kendi başına kahvaltı edebiliyorsun.Günaydın Prenses ;)'
Hem laf sokup hem şirinlik yapan Kıvanç Saygıner.Sizi de seviyorum babacığım.Tepsiyi de alıp salona geçtim.Ayaklarımı orta sehpanın üzerine uzattım ve yayıldım.Televizyonuda açtığıma göre tamamdır.
Ah TATİLLLLL.
*
Ben bu havayı hiç anlamıyorum ya.Bir güneşli bir yağmurlu.Senin ruh haline benn..
Pencerenin önüne geçip dışarıyı izliyordum.
Yağmur.
Soğuk.
Neyse ki telefonumun titreşim sesiyle felsefeci kimliğimi bir kenara bırakıp elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım.
Gönderen:İlkay
'Oysaki bugün yüzmeye gidicektik .s .s'
Şapşal ya,seviyorum bu kızı.
Gönderilen:İlkay
'Maalesef tatlım.Camın önüne geçip öylece uzaklara dalmakla meşgulum .s'
Gönderen:İlkay
'İnteeehar sebebim olacaksın Başak!'
Cevabını gördüğümde sesli bir şekilde güldüm.Bu sırada kapının açılma sesi ile kafamı o yöne çevirdim.Telefonumu kilitleyip attım cebime.
''Hoşgeldiniz Kıvanç Bey'' Muzip bir şekilde bakarken babam bana gülümseyerek yaklaştı ve alnıma bir öpücük kondurdu.
''Kahvaltınızı beğendiniz mi Başak Hanım''
''Beğenmemek ne mümkün?''
Babamın yanağına kocaman bir öpücük bıraktım ve şirince gülümsedim.
''Biraz konuşabilir miyiz?'' diye sordu Babam.Niye soruyon sanki konuşmayalım diyecem allasen?
''Biraz mı'' dedim yüzümü buruşturarak.
''Hadi geç,geç'' dedi ve beni koltuklara yönlendirdi.
Babamla karşı karşıya oturduk.Ben rahat pozisyonumdan taviz vermezken,babam da esas duruşundan taviz vermiyordu.
''Bak Başak..İstanbula dönmen lazım'' Babamın cümlesi üzerine histerik bir sekilde güldüm hafifçe.Ama o gayet ciddi bakıyordu.
''Anla-madım?Neden?'' diye sordum.
Gerçekten şaşkındım.Neden İstanbula dönüyordum ki?Ben Edirneden gayet memnumum.
''Okul işini de Annen halledecek onunla sabah konuştum'' diye sıraladı Babam. ''Burdakinden daha iyi bir okul olacağını söyledi.Ve bu senin lisedeki son yılın.Daha bir eğitim her açıdan gerekli''
''Sırf bunun için mi gönderiyorsun beni Baba?!'' İstemeden de olsa sesimi yükseltmiştim.
''Hayır Başak'' dedi Babam.Gözleri gözlerimi buldu. ''Benimde işlerim pek yolunda gitmiyor biliyorsun.Bende işlerimi toparladıktan sonra geleceğim zaten''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş ve Ay (Düzenleniyor)
Teen FictionBiz iki zıt kutup gibiydik.GÜNEŞ VE AY gibiydik.Tutulmamız bile saatlerce sürüyordu sadece. ''Neden bırakmıyorsun beni?'' ''Çünkü sana ihtiyacım var.Çünkü senin ışığına ihtiyacım var.Sen benim güneşimsin.Ben senin ışığına muhtaç bir ay gibiyim.Sen y...