소녀, a little girl

149 22 10
                                    

"İyi geceler Yeona," Bayan Park mırıltıma naif ses tonuyla karşılık verdiğinde hafifçe eğildim ve o da odadan çıktı. Ben de bedenimi yatağın üstüne bıraktım.

İlk defa geldiğim bir evde uyumak garip hissettiriyordu, birkaç metre ötede Seonghwa'nın olduğunu bilmeme rağmen.

Tavana bakarken, zihnim de bu günü tekrar tekrar canlandırıyordu. Düşünürken ara ara stresle kasılıyor, ara ara şapşal şapşal gülümsüyor ve ara ara da ağlamak istiyordum.

Bugün uzun bir gün olmuştu.

Birkaç dakika öylece uzandıktan sonra hafifçe doğruldum ve yataktan kalktım. Çantamın olduğu koltuğa doğru ilerleyip, kurcalamaya başlarken istemsizce kendi kendime de mırıldanmaya başladım. Saçımı toplamak için bir toka arıyordum, çantama koyduğumdan emindim ama yok olmuştu sanki.

"Ah!" Sonunda bulduğumda, hafifçe doğrulup saçlarımı toplamaya başladım. Aynı anda odanın kapısı yavaşça ve sessizce açıldığında, şaşkınca o tarafa doğru döndüm. Seonghwa, ses çıkarmamaya çalışarak içeri girip kapıyı kapattı. Şaşkınca ona baktığım birkaç saniye sonrasında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ciddiydin," Şaşkın bir şekilde mırıldandığımda kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Ciddiydim." Gülerek saçlarımı toplamaya çalışırken ağır adımlar atarak bana doğru geldi ve belimden tutarak beni kendine doğru çekti.

"Hwa," Anında gevşeyen vücudum yüzünden saçımı toplayamadan kollarım aşağı indiğinde güldü, ama o önemsiyormuş gibi görünmüyordu.

"Hmm?" Yüzünü boynuma gömdüğünde ve boğukça mırıldandığında istemsizce titredim.

Tenime değen nefesi yüzünden daha çok gevşiyordu bedenim.

"Ya fark ederlerse?" Fısıldadığımda, nefesinin değdiği yerleri öpmeye başladı.

"Etmezler." Farkında olmadan kollarımı ona sararken nabzımın gürültüsünü net bir şekilde duyabiliyordum. Ellerimi dağılmış saçlarına geçirip, saçlarıyla oynamaya başladığımda boğukça mırıldandı. Birkaç dakika öylece kaldıktan sonra aniden doğruldu ve geriye çekildi. Şaşkınca ona bakarken, Seonghwa arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi ve ben ne olduğunu anlayamadan kilitledi. Yeniden bana doğru döndüğünde, nefesimi tutmuş bir şekilde ona bakıyordum.

Kalbim her an göğüs kafesimi yarıp kendini dışarı atabilirdi.

Yanıma gelip, hiçbir şey söylemeden elimden tutarak beni çekiştirmeye başladığında ona uyum sağladım. Yorganı kaldırıp yatağa oturduktan sonra, kafasını kaldırıp bana baktı.

Bu oda biraz fazla mı sıcaktı?

Avcumun arasındaki tokayla saçımı hızlıca toplarken Seonghwa sessizce beni izledi. Sonrasında ellerini uzatıp beni kendine doğru çekmeye başladı. Yatağın ve Seonghwa'nın teninin sıcaklığı vücuduma karışırken istemsizce gevşeyip, güçsüzleştiğini düşündüğüm kollarımı onun bedenine sardım. Ağırlığını üzerime vermiş olmasına rağmen bu beni rahatsız etmiyordu, aksine daha da rahatlatıyordu. Uzanıp ışığı kapattığında oda tamamen kararmadı, dışarıdan belli belirsiz bir ışık süzülüyordu odanın içine. Geceye ait olan o garip sessizlikte çıkan tek ses birbirine karışan düzensiz nefeslerimiz ve benim bir an delicesine çarpan, bir an da duruyormuş gibi hissettiren kalbime aitti.

Bedenimde oluşan o belli belirsiz yol yorgunluğunun, etrafımı saran yabancılık hissinin ve gerginliğimin gittikçe azaldığını hissedebiliyordum.

Seonghwa yavaşça kafasını kaldırıp, yüzündeki tatlış gülümsemeyle bana baktığında utanarak gülmeye başladım. Ellerimden biri istemsizce saçlarına çıkıp, gözlerini kapatan tutamları düzeltmeye başladı. Saçları bu sefer daha uzundu, kullanışının rahatsız olduğunun farkındaydım ama ona çok yakışıyordu. Yüzünü yeniden boynuma yerleştirdikten birkaç saniye sonra bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sesi boğuk ve uykulu geliyordu, ama onu dinlemek o kadar güzeldi ki; istemeden gözlerimi kapattım. Sıcak nefesi, mırıltılarının ritmine uyumlu bir şekilde dans ediyordu tenimin üstünde.

Yanımda kal, sadece benim yanımda.

Beni bırakamazsın.

Ara ara nefesim kesilirken istemsizce kıpırdandım. Seonghwa'nın nefesi daha da düzensizleşiyordu ve mırıltıları bozulmaya başlamıştı, ama yine de durmuyordu. Gözlerim kapalı olmasına rağmen göz kapaklarımın üstüne büyük bir ağırlık vardı.

Gün batımının parıltısıyla camda oturuyorum.

Çok uzaktaki başıboş bulutları görüyorum.

Uyandırmak istediğim düşünceleri gökyüzüne çiziyorum.

Vücudum benden bağımsız hareket edip, Seonghwa'ya biraz daha sıkı sarılırken onun belime sarılı kolları da kıpırdandı. Kaymakta olan örtüyü biraz daha üzerimize doğru çekiştirdim. Zaman bile ağırlaşmıştı sanki. İstemsizce saçlarının üzerine belli belirsiz buseler kondururken bunu bilinçli yapmama rağmen bana çok iyi geliyordu. Ara ara kesilen mırıltılarından anladığım kadarıyla, ona da...

Ama ben her zaman senin yanında kalacağım.

Seni asla bırakmayacağım.*

Seonghwa'nın mırıltıları ağırlaşıp, yerini sakin nefes alışverişlerine bırakırken zihnimin kapandığını hissediyordum. Dışarıdan odanın içine giren ışık hüzmesini artık tam anlamıyla hissedemiyordum. Seonghwa'nın bedeni de bir başka beden gibi hissettirmiyordu. Teni zaten hep tenimde, nefesi de hep nefesimdeydi sanki. Bedenimin ve zihnimin kontrolünü ağır ağır kaybediyordum, kafamın içindeki sesler yavaş yavaş susuyordu ve hissettiğim o ağırlık hissi de hafifliyordu.

Onun yanındayken hep böyle hissediyordum, her şey akıp gidiyordu.

Zaman yavaşlıyordu, ben hafifliyordum.

Her nefes alış verişimde, tenine ve saçlarına has o koku ciğerlerime doluyordu. Bir başka insanın onunla aynı parfümü, aynı şampuanı veya aynı esansı kullansa bile onun gibi olmayacağını düşünüyordum.

Park Seonghwa çok farklıydı.

Sesi, teni, ruhu... Ona dair her şey o kadar farklıydı ki, her bir ayrıntısı karşısında biraz daha hayret ediyordum. Uyku vücudumu ele geçirmişken aklımdan neden bunlar geçiyordu, bilmiyordum. Sonra bir anda bedenimi garip bir merak duygusu sardı. Seonghwa'nın şu anda ne düşündüğünü, eğer çoktan daldıysa rüyasında ne gördüğünü veya ne göreceğini çok merak ettim.

Düşüncelerim birbirine girmeye başladığında daha fazla direnmedim.

Tıpkı bedenimin onun bedeniyle birleştiği gibi, ruhum da ben fark etmeden onunkine karıştı.

* A Little Girl - Oh Hyuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

* A Little Girl - Oh Hyuk

Sınavlar sayesinde bölüm yayımlamayı unutuyorum, üzgünüm 😩

AURORA ▪︎ park seonghwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin