Keyifli okumalar...
***
Elimdeki buzlu limonatayı ferahlamak istercesine kafama diktim. Hava çok sıcaktı ve ben resmen olduğum yerde yapış yapış olmuştum, üstelik üzerimde şort ve askılı olmasına rağmen.
Bunaltıcı sıcağa daha fazla dayanamayarak açık saçlarımı toplamaya karar vererek bileğimdeki tokayla uzun saçlarımı toparlayıp topuz yaptım.
"Kız ben geldim!"
Salona şakıyarak giren kişiyle keyfim yerine gelirken oturduğum yerden kalkıp en sevdiğim kuzenimle kucaklaştım. Gerçi başka kuzenim yoktu benim, en azından benim bildiğim kadarıyla.
"Hoşgeldin. Çok özledim seni."
Kollarıyla bedenimi sıkıca sarmalarken sırtıma oldukça yavaş(!) bir şekilde bir kaç defa vurdu "Tabi özleyeceksin, özlenmeyecek insan mıyım ben?"
Ah onun bir ego deposu olduğunu söylemiş miydim?
Gözlerimi devirirerek geri çekilirken yanaklarımı yakalayıp çekistirmesiyle hızla ellerine yapıştım ama elbette oldukça güçlü olduğu için ellerini ayıramadım.
"Damla bırak acıyor."
Acılı sesimle konuşmaya çabalarken yanaklarımı son bir kez sertçe sıkıp gülerek ellerini çekti "Tamam tamam, ama ne yapayım kızım ya çok tatlısın."
Ellerimle yanaklarımı ovuştururken "Bebek miyim be ben?" diyince her zaman ki umursamaz tavrıyla beni duymamayı tercih ederek gözlerini evin içinde gezdirdi.
"Dünyanın en güzel teyzesi ve en yakışıklı eniştesi nerede?"
Hımmm, yağlama evresi.
"Hafta sonu için bir yerlere gittiler, pazartesine kadar yoklar yani."
Ne tepki vereceğine merakla bakarken yeni farkettiğim valizini ayağıyla yere itip keyifle parmaklarını şıklattı "Ah işte bu harika, hazır onlar yokken gecelere akmalıyız bebeğim."
Damla sözlerine boğazını temizleyerek karşılık veren Fatma ablayla gözlerini devirip "Aman Fatma abla şaka yaptım." derken Fatma abla rahatlayarak işlerine dönmüştü. Fakat o gidince sinsi bir edayla fısıldayıvermişti"Ya da yapmadım."
Her zaman ki haline keyifle gülerken yere doğru eğilip şeker pembesi tekerlekli valizini kendime doğru çekerken oldukça ağır olduğunu hissederek sevinçle ona baktım "Uzun süre kalacaksın değil mi?"
Salona doğru ilerlerken çantasını koltuklardan birine fırlatıp, oturarak bacak bacak üzerine attı "Hayır, sadece iki gün. Seni özledim, seni göndermeyeceklerini bildiğim için ben geldim."
Seni göndermeyecekleri için.
Doğruydu.
Annemle babam oldukça üstüme düşüyorlardı, onlarda kendilerince haklıydı tabi, kızamıyordum onlara. Fakat öyle çok kısıtlanmıştım ki, herkesin kolayca yapılabileceği aktiviteler için özel izin almam gerekiyordu. Normal olamayacaktım sanırım, hiç bir zaman.
"Ne dikildin kapıda ya, gelsene."
Damlanın sözleriyle kendime gelirken elimdeki valizi bırakıp hemen karşısındaki koltuğa kuruldum "Açsın değil mi?"
Başını salladı. Annemler evde olmadığı için rahatça hazır pizza siparişi verirken Damlayla neredeyse sabah olana kadar sohbet etmiş eğlenmiş ve çatlayana kadar gülmüştük. Onu seviyordum, tamam biraz patavatsız, şıpsevdi, çapkın ve dobra olabilirdi. Ama iyi kızdı sonuç olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lütfen Beni Sev!
Romance"Ezra.." adım dudaklarının arasından belkide ilk defa çıkarken heyecanlanmama engel olamamıştım. Heyecanla ağzından çıkacak olan cümleleri beklerken dudaklarını tekrar araladı. "Seni bir kez uyardım, ve bu seni son uyarışım; Uzak dur benden." Tuzla...