Keyifli okumalar 🦖Dolan gözlerimi hızla sildim. Şimdi ağlamanın sırası değildi buraya Yoongi için bir şeyler bakmaya gelmiştim. Amacımdan sapmamam lazımdı.
Bakışlarım odanın her bir köşesinde gezdi. Odayı tüm çıplaklığıyla görüyormuş gibi baktım. Gözüme çarpacak bir şeyler aradım, ihtiyacım olacak bir şeyler...
Derken kapalı dolabı hatırladım. Buraya düştüğümde içimde bir his oraya bir şekilde bakmamı istemişti. Sanki benim için önemli şeyler varmış gibi hissediyordum.
Sandıktaki defteri çoktan almıştım. Hatta her gece yatmadan önce o defteri okuyor büyükbabam yanımdaymış gibi onunla konuşuyordum. O gün olan olaylardan dolayı sandığı aceleyle açmış defteri hızla çıkarmıştım ve dolap tamamen aklımdan çıkmıştı.
Yavaşça dolaba ilerledim ve kapağını zorladım. Açılmamıştı, ortada gördüğüm sandıktaki ile aynı olan kilit açılmak için parmak izimi istiyordu ama anlamıyordum bu kilitler sadece benim açabilmem için mi yapılmıştı? Büyükbabam bunların hepsini nasıl düşünebilmişti, tam olarak ne yapmak istiyordu?
Zaman kaybetmeden parmağımı kilite koyup açılmasını izledim. Küçük bir "tik" sesinin ardından kilit özgürlüğüne kavuşmuştu. Kilidi hızlıca dolabın kollarından çıkardım ve dolap kapaklarını açtım.
Gördüğüm nesnelerle gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Dairesel bir cam küre hemen yanında ince sis beyazı bir camdan yapılmış flüt vardı. Ve anladığım kadarıyla güvende olunsun diye cam kare bir kutunun içerisinde sergilenmekteydiler.
Gözlerim hızla bir alt sıraya dokundu. Gözüme ilk çarpan nesne kalın bir kitaptı. Eğrelti yeşili rengideki bu kitapın kapağı bir hayli sert görünüyordu. Kapağın üzerinde tellerle yapılmış bir hayat ağacı simgesi vardı.
Ve bu kitabın haricinde dolap başka bir çok eşyayla doluydu. Bezle sarılmış bir şey görür görmez oraya yöneldim. Bezi yavaşça açtığımda birden fazla renkli oklar görmeyi planlamıyordum. Bezi tekrar kapatıp dikkatimi tahtadan kutuya verdim. Kilidi o kadar eskimişti ki dokunmamla neredeyse toz olmuştu ve bu da eşyaların büyükbabamdan önce de burada olduğunu gösteriyordu.
Kutuyu yavaşça açtım, birbirinden renkli soluk kulak şekilleri vardı. Kaşlarım çatılırken bunların neler olduğunu düşünmeden edemedim. Kutuyu geri kapattım ve dolaba tekrar göz gezdirdim.
Birkaç parşömen kağıt gördüğümde silik yazıları zar zor okumaya çalıştım. Red, silver, blue,red,black, white, brass,copper,green,gold. Bunların hepsi renklerin ingilizcesiydi fakat ne anlama geldiklerini neyi temsil ettiklerini anlamamıştım. Parşömenleri katlayıp geri yerine koydum.
Kılıçlar, taşlar, mücehverler... daha sayamadığım bir sürü şey vardı fakat içimden bir his benim sadece kitaba ihtiyacım olduğunu söylüyordu. Neden bu kadar emindim, içimdeki ses neden her seferinde bana yol gösteriyordu bilmiyordum ama birilerinin bana bir şekilde yardım ettiğini düşünmeden edemedim.
Kitabı cam kutusundan çıkarıp yerinden aldım. Dolabın kapağını kapattığımda kilitlememe gerek kalmadan kendini kapatmıştı.
Derin bir nefes alarak son kez odaya baktım. Çok büyüktü, acaba burayı büyükbabam mı yapmıştı, yoksa ondan önceki koruyucular mı yapmıştı?
Odadan çıkmadan önce girdiğimde açtığım pencereyi sıkıca kapattım. Kapının odaya bakan tarafında fark ettiğim anahtarı elime aldım. Sanırım dolapta gördüğüm şeyler kapıyı kilitlemem gerektiğini vurgulamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion▪[BTS]
FanficSarah yıllar sonra terkettiği malikaneye geri döndüğünde, malikaneyi bıraktığı gibi bulamayacaktır.