25

624 56 33
                                    


  Bölüme gelen tatlı okuyucu! Eğer beni takip etmiyorsan, diğer kurgularımı ve gelecek bir sonraki kurgularımı göremeyerek çok şey kaybetmiş olacağını düşünüyorum.

Okumadan önce beni takip etmeye ne dersin ? :)

Oylarınızı atmayı unutmayın lütfen, fazla okuyucuya az oy biraz sıkıcı olabiliyor.

...

  Keyifli okumalar🌼

  "Ne, nasıl?" Diye sorduğunda kirpiklerimdeki yaşları gözlerimi kırpışırarak uzaklaştırdım.

"A-Angela beni o-onunla konuşturdu" gözleri şokla açıldı. Belimdeki elinin baskısını sıklaştırdı, bedeni gerilmişti hissetmiştim.

"Emin misin, yani ne bileyim bizi yanıltmaya çalışıyor olmasın?" Gözlerinde beliren umut ışıklarını gördüğümde buruk bir gülümseme kondu dudaklarıma.

  Gördüğüm o umut ışığının sönmemesini diledim. Bunun için elimden ne geliyorsa yapardım, o gücün içimde var olduğunu hissediyordum.

"Oydu Taehyung. Konuştu benimle, yaşadığını söyledi, benimle rüyalarımda konuşacağını söyledi. Hayattayım dedi ya, burdayım kurtar beni dedi!" Sesim gittikçe artarken heyecanla karışık duygusallığım onun tarifsiz bakışlarını beraberinde getirdi.

  "Namjoon gelince ona her şeyi anlatalım tamam mı? Hiçbir şeyi unutma, en ince ayrıntısını bile bilsin ki ne yapacağımıza bakalım. Sanırım yavaş yavaş her şey düzeliyor." Gülümsedi, gülümsedim.

Gülümseyen gözleri gerilen dudaklarıma kaydı, sırıtışı kaybolurken yüzü iyice yüzüme yaklaştı. Kaşları garip bir nesneye bakıyor gibi çatılmışken dudaklarını önce dudak kenarıma bastırdı. Baskısıyla birlikte adeta titremiştim.

Aramızdaki mesafe yok denecek kadar azken burnu brunuma sürtünüyor beni adeta gözleriyle inceliyordu. Eğer şuan nefes alıyor olsaydı bu yakınlıkta verdiği nefes dudaklarımda dans ederdi fakat nefes almasa bile aramızdaki yakınlık dudaklarımın karıncalanmasını sağlıyordu. 

Gözleri gözlerime değdiğinde içimde fırtınalar koptu. Dudaklarım anın heyecanıyla aralandığında ayaklarıma doğru uzanmış elimi saçlarına götürüp okşadım.

Bu onun rahatlayarak hırıltı bırakmasına neden olunca gözleri çoktan kapanmıştı. Bendeki bu cesaret nerden esiyordu bilmiyorum ama Angela'nın bana sunduğu o anı beni iyice ona itiyordu. Kalbim artık benden söz dinlemiyor kendi istediğini yapıyordu ve vücudumu ben değilde o yönetiyordu.

Dudağımı burnunun ucuna bastırdığımda gözlerini araladı. Gülümsediğini kısılınca hilâl şeklini alan gözlerinden anlamıştım.

"Beni deli ediyorsun!" Dediğinde sesindeki hırıltılı ton gözlerimi şokla açmama sebep oldu. Sesinden bile etkilenmiş olamazdım değil mi?

"Beni öyle deli ediyorsun ki..." elini aniden belime sarıp hızlıca kendine çektiğinde vücutlarımız birleşmiş dudaklarımız hızla birleşip ayrılmıştı.

"Bana hissettirdiklerinin haddi hesabı yok." Söyledikleri kahkaha atmama sebep olurken anın romantikliği hızla kayboldu.

Gözleri şokla açıldığında daha çok gülmeye başladımm. Tanrım az önceki anı bozduğum için ağlamam falan lazımdı ama ben durmuş kahkaha atıyordum.

  "Hey, ne oldu?" Diye sorduğunda daha fazla gülmemek için dudaklarımı dişledim, bakışları hızlıca oraya kaydı.

"Yani sana hissettirdiklerim, benim hissettiğimin yanında ne kalır bilmiyorum hiç." Gözleri tekrar gözlerime değdiğinde anlamayarak kaşlarını çattı.

Vampire Mansion▪[BTS]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin