02

2.1K 134 154
                                        


    İyi okumalar💫

  Yavaşça doğrulup elimden destek alarak ayağa kalktığımda Yeji'de benimle eş zamanda kalkmıştı.

   "Keşke biraz daha kalsaydın." Dedi ve dudaklarını büzdü. Kıkırdayarak kapıya doğru ilerledim.

  Bu sırada da daha fazla çalışan görme fırsatı bulmuştum. Bunu acaba sorsa mıydım? Sonuçta bende burada yaşayacaktım ve bu çevrede kötü bir şeyler varsa bilmem ve kendimi güvence altına almam gerekiyordu. Bu kadar fazla çalışan olması normal değildi.

  "Yeji?" Kapıdan çıkmadan ona döndüm.

  "Bunlar..?" Gözlerimle etraftaki çocukları işaret ettiğimde kıkırdadı. Komik bir şey söylediğimi düşünmüyordum oysaki.

   "Onlar çalışanlarım. Biliyorsun malikâne çok büyük ve babam buraya iyice bakmamı tembihlemişti. Bende böyle bir çözüm düşündüm." Şaşırmıştım. Bu kadar çalışana birde para vermesi gerekiyordu değil mi?

  "Biz para ile çalışmıyoruz." Arkadan gelen sesle geriye doğru bir adım attım. Vay canına aklımı okumuş gibi olmamış mıydı?

   "Oh, evet Hyunjin haklı. Benden para istemiyorlar." Kafamla kısaca onaylayıp kapıdan çıktım. Ama şaşırmamı engelleyememiştim, hangi insan parasız çalışırdı ki? Buna daha sonra kafa yormam gerektiğine dair beynimin en ücra köşesine not aldığımda kendi işime odaklanmaya çalıştım.

  Evde bir yığın bavul beni bekliyordu!

  El sallayarak uzaklaştığımda havanın iyice karardığını farketmiştim. Ve bu kararmış gökyüzü harika hissettiriyordu. Yıldızlar teker teker görünmeye başlamış, Ay tüm ihtişamıyla Güneş'in ışığını üzerime yansıtmıştı sanki.

  Güzel bir görüntüydü, hem de çok güzel. Diğer malikânelerin dış tarafta duran renkli ışıkları hafiften yanmaya başlamıştı. Ve biz bu anı büyükbabamla sabahtan akşama kadar heyecanla beklerdik.

  Rüzgârlı hava tenime her değdiğinde ürperirken, tüylerim diken diken olmuştu. Ellerimle kollarımı sıvazlayarak kendi malikânemin bahçesine girdim.

  Dış demir kapısı hala toz içindeydi. Bunu yarın kesinlikle halletmeliydim. Arkamdan kapıyı kapatıp kilitleyerek uzun ince yoldan yürümeye başladım.

  Malikânenin bahçesi de içerisi kadar kocamandı. Piknik alanı, arkadaki havuz,garaj, çiçek alanları ve daha bir çok yer. Ama sorun küçükken dolu olan bu bahçenin şuan bomboş olmasıydı.

  İlk önce babam ayrılmıştı yanımızdan ve annem yıkılmıştı ardından annem ayrıldı tek bir kelime etmeden. Bu artık hayatımda bir döngü gibiydi, herkesi ardı ardına hayatımdan kaybetmek.

  Ve sonra günler önce edilen telefonla büyükbabamın ve babaannemin birden gelen ölüm haberi. Bu sefer yıkılan ben olmuştum. Ne düşünmüştüm ki hep hayatta kalacaklarını mı? Belki bunu düşündüğüm için hiç ziyaretlerine gelmemiştim.

  O telefonu açtığımda Dünya başıma yıkılmıştı. Sığınacak sadece iki limanım kalmıştı. Sevgilim ve anneannem...

  Büyük hayal kırıklığıyla ilk sevgilimin evine vardığımda görmek istemediğim şeylere şahit olmuştum. Anneannemin, kocasının torunuyla, yani Mila'yla çıplak halleriyle film izliyorlardı.

Ve ben o an, bir kez daha yıkılmışım. Bir iki defa yıkılan artık yıkılmaz diyorlar ya o tamamen yalandan ibaret. Ben hiç ummadığım birinden yediğim o darbede vakit kaybetmeden yıkılmışım ve böylece tek bir sığınağım kalmıştı o da anneannem.
 
   Ve bir şekilde sonum burada bitmişti. İşte burada, geldiğim yerdeydim.

Vampire Mansion▪[BTS]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin