Keyifli okumalaaar🌸Gözümü yavaşça araladım, siyah benekler etrafıma gölge oluştururken bir süre alışmayı bekledim.
Gözlerim tam olarak alıştığında odamdaydım. Ne ara buraya gelmiştim?
"Çok ani" dedi birdenbire tanıdık gelen o ses, bakışlarım hızla odamda gezindi ardından o anıyı gördüm. Bizi gördüm.
hızlıca bakışlarını benden kaçırmaya başladı. "Çok ani oluyor" dedi ve ellerini hızla benden çekip düşünceli bir ifadeyle ayağa kalktı. "Her şey çok ani" diyerek devam etti bildiğim anıya. O an gözleri ben hariç odanın her yerinde turlamaya başladığında elinin titrediğini yeni fark ediyordum.
"Böyle olmamalı" diye devam ettiğinde o anki benim gözlerimden uyku akıyordu. Beni, onu ve yaşadığımız anıyı kendi gözlerimle uzaktan izliyordum.
Sonra uykulu gözlerimi son bir kez onun soğuktan donan gözlerine çevirdim. Elimi elinin üzerine koymuşluğumun verdiği heyecanı o an hiç görememiştim belki ama Taehyung bana öyle bir bakıyordu ki bundan şuan haberim oluyordu. Duygu dolu gözleri birleşik elimizle yüzüm arasında mekik dokuyordu. Ben saniyeler içerisinde uyuyacak gibi görünüyordum, bıraksalar ayakta bile uyuyacak hâlim vardı fakat o bana bakarken gözlerindeki ışıltıyı görüyordum.
Tamam bu biraz garipti fakat içim pır pır etmeden durmuyordu.
Uzaktaki kendimin gözü kısa bir süre kapanınca Taehyung'un 'çok güzel' diyerek gülümsediğini gördüm. Kocaman kare gülümsemesini yine sunuyordu bana ama haksızlıktı ben o an bunu görmemiştim.
Gözlerimi bir anda açıp gözlerimi gözlerine kaldırdım ve gülümsemesi ben görmeden silindi. "Taehyung sadece uyumak istiyorum gelecek misin artık?" O anki ani isteğime karşı haklı olarak şaşırmıştı ama ben o an dayanamıyordum ve uyku bedenimi esir almak üzereydi.
O kadar yorgun görünüyordum ki hiç kendime aynadan bakmadığımdan gerçekten böylesine göründüğümü fark etmemiştim. Göz altlarım bile çıkmıştı ve Taehyung bana az önce "Çok güzel" mi demişti gerçekten?
Ardından elini tuttuğum elimle onu yatağa çekiştirdim. Hızla yatağa girip yanımı ona patpatladım. Taehyung kısa bir süre bir elime bir bana baktı bende dayanamayarak elinden onu yatağa çekiştirdim.
Elini boynumun altına geçirip bana rahat bir alan sunduğunda o anı yeniden yaşıyormuş gibi heyecan tüm bedenimi esir aldı. Kalbim öyle bir atıyordu ki tanrı şahit kısa bir an yerinden çıkacak sandım.
Ben bu vampir adama ne ara bu kadar kapılmış ne zaman bu kadar aklımı kaybedecek derecede aşık olmuştum?
'Sanki bu Dünya'ya seni sevmek için yaratılmışım gibi" o an uyumadan önce duyduğum en son ses bu olmuştu hatırlıyordum. Bu söz kalbime altın harflerle işlenmiş, silinmeyecek şekilde kazılmıştı.
"Kaçmak istediğimiz şeye neden daha çok çekiliyoruz ki?" Dediğinde kaşlarımı çattım. Ben uyuduğum için bunları duymamıştım ki ne demek istiyordu?
"Sana hiç yansıtmadım ama içimde çok savaş verdim. Nasıl beni kısacık bir zamanda kendine bu kadar bağlayabilirsin?" Sertçe yutkundu. Eli saçlarıma daldığında içten bir gülümseme dudaklarına yerleşti.
"Bu kadar ani olan her şeyin sonu kötü bitiyor Sarah. Hızlı gidiyoruz ve ben bundan çok korkuyorum. Tekrar aynı olamaz, sende olamaz." Kaşlarım olabilecekmiş gibi daha da çatıldı. Uyuyordum, hiçbir dediğini duymuyordum ama şuan duysam bile ne demek istediğini anlamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion▪[BTS]
FanfictionSarah yıllar sonra terkettiği malikaneye geri döndüğünde, malikaneyi bıraktığı gibi bulamayacaktır.