kırk iki

18.5K 1.4K 318
                                    

büyük ev ablukada • olanla olunmaz

°

her şey normale dönmek üzereydi.

o günün üzerine tamı tamına üç gün geçmişti. burak, aynı dediği gibi davranmış sabah uyanır uyanmaz sanki dün yaşanmamış gibi hayatına devam etmişti.

konuya bakış biçimi çok farklı olan iki insandı apo ve burak. sarışın, uğraşmak istemediği her şeyi halı altına süpürürdü. bu yöntem, belki bir gün patlar gibi düşünülse de bunu iyi kontrol edebiliyordu. bazı şeylerin üzerine gittiğinde daha da boka sardığını anlamış böyle bir yöntem geliştirmişti. gerçekten uğraşmak istemiyordu artık. aylar sonra hayatının bir noktasını şekillendirmesi için gireceği bir sınav ve toparlaması gereken bir kafası vardı. düşünmek bir şeyleri çözmekten daha çok zarar verdiğinden yok saymayı tercih ediyordu.

apo, bambaşkaydı. üzerine gider içi rahat edene kadar karıştırıp dururdu meseleyi ama bu sefer eli kolu bağlıydı. haksızlığını kabul ediyor burak ne yapıyorsa ona uyuyordu. az da olsa biliyordu ona kırgın olduğunu, düzeltmek için elinden geleni yapacaktı zaten. bunun için burak'ın halı altına süpürmesine gerek duymuyordu.

o gün gözlerini yatakta tek açtı apo. gözlerini ovalayarak kalktığında yanı boştu. içeriden duyulan tıkırtılarla beraber korktuğu şey başına gelmedi. sabaha kadar gözüne uyku girmemişti. sanki gözlerini yumsa yok olacak gibiydi sarışın.

üzerindeki yorganı atıp ayaklarını aşağı saldı. sağa sola dağılan pijamalarını düzeltti. önce lavaboya uğradı. elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı. pek aç hissetmiyordu kendini, aksine sanki tıka basa doymuş gibi canı hiçbir şey istemiyordu.

yüzünü kuruladıktan sonra aynaya baktı bir süre. mosmordu gözaltları, uykusuzluğu çok net belli oluyordu. şişmiş yüzüyle homurdandı, nefret ediyordu bu halinden.

içeri doğru adımladı bu sefer. burak'ın mutfakta bir şeyler yaptığını gördüğünde kolona yaslanmış sevgilisini izlemeye başlamıştı.

"günaydın." dedi sessizce. tavadan kafasını kaldıran sarışın gülümsemeye çalışarak karşılık vermişti.

"günaydın."

"erken mi kalktın sen?"

merakla baktı burak'a, huyu değildi çünkü.

"sabah furkan aradı, dışarı çıktım." dedi yumurtaları tabağa alırken. sesi normaldi, burak böyleydi işte. üzerinde daha fazla durmak istemiyordu.

"neden?"

yaslandığı yerden ayrılarak yanına ilerlerdi. arkasına geçip kollarını burak'ın beline doladığında çenesi omzuna değmişti. sonunda ona sarılmış olmanın farkındalığıyla içi mutlulukla doldu apo'nun. burak da ondan farksızdı, kabul etmek istemese de böyle düzeldiğini biliyordu bir şeylerin.

"para göndermiş annem." dedi sonra umursamaz bir havayla. apo mırıldanarak daha çok sarılmıştı sevgilisine.

"sülük."

kıkırdayan apo'yla beraber ocağın altını kapattı burak. apo ondan ayrılmadan peşinden birkaç adım ilerlemişti. adımlarına senkronize olamadığı için sendelediler birkaç kez. burak gülerek tutundu koluna.

"dursana, düşeceğiz."

"bir şey olmaz."

kıkırdayan sarışınla beraber dudaklarını bastırdı üzerindeki kazağa. burak sonunda bayrağını indirmiş ona dönmüştü. apo'nun buz gibi elleri kazağın altından çıplak beline dokunduğunda yüzünü buruşturdu. tavrıyla kıkırdı apo.

öyle normal ⚣ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin