altmış, final

18.8K 1.3K 568
                                    

duman • yalnızlık paylaşılmaz

°

apo
burak

zaman hızlı geçiyordu.

tercihler yapılmış, hatta açıklanmıştı. açıklanan sınav sonuçlarından sonraki yerleşmeler onları şaşırtmasa da emeklerinin karşılığını sonunda alma hissi yüzlerinde salak birer gülücük bırakıyordu. bir şeyi net bir şekilde söyleyebilirlerdi ki, başarmışlardı.

apo, yıllardır bunun olacağıyla yaşadığı için sakindi biraz. bu hiç heyecansız değil demek değildi, aksine hiç bilmediği bir şehirde yepyeyi bir sayfayı burak'la karalayacağı için heyecanlıydı. hatta, burak için fazla sevinçliydi. onun için hep en iyisini dileyen mavi gözlü çocuk sevgilisinin başardığı en ufacık şeyi hayatı boyunca böbürlenerek anlatmaktan bıkmayacaktı.

beril, başından beri ne istediğine tam olarak karar veremediğinden dolayı tercih yaparken karar vermişti istediği bölüme. eşit ağırlık puanı sayısaldan daha iyi gelen genç kız şu an marmara psikoloji öğrencisiydi. onu mutsuz eden tek sorunsa sevgilisi emre'nin ondan biraz fazla kilometre uzağında diş tutturmasıydı. bursa istanbul arası gidip gelmeleri çok olacaktı belli ki.

kayıt işlemleri ve birkaç şey için ankara'ya dönmüşlerdi apo ve burak. işlerini halleder halletmez dönüp eşyalarını toplamak ve buraya yerleşmeye başlamak istiyorlardı. yerleşme kısmı çok uzun sürmeyecek olsa da burayı gezmek, keşfetmek açısından ikisi de heyecanlıydı hiç bilmedikleri bir şehre karşı. başından beri odtü'de çöp olsam yeter diyen burak bile sabah kayıt işlemleri için gittiği üniversitesinin şoku içinseydi hala.

hayatlarının belki de dönüm noktasıydı o sonuç ekranı. bir sınava, hatta telafisi olan bir sınava dönüm noktası demek bir bakıma yanlıştı ama onlar için öyleydi. burak, tüm bunlar için hayatı boyunca apo'ya minnet duyacaktı belki de ve hiç gocunmuyordu bundan. bir deli cesaretiyle ona attığı saçma sapan bir mesaj, o gece yalandan kaybolan anahtar, onunla sabahladığı her sabah ya da göğüsünde ağladığı her bir an onun için dönüm noktasıydı.

senenin başındaki sorunları, evsizliği ve ailesizliği, geriye kalan üç beş ıvır zıvırla beraber bir enkazdan ibaretti. sürekli dillendirmek rahatsız hissetse de apo ona, evini açmıştı ve hiçbir zaman yüzüne vurulmamıştı bu. hayatında, ona her şeyiyle değer veren ve her anıyla, kararlarıyla, yanlışlarıyla ya da doğrularıyla yanında olan biri olduğu için fazla şanslı olmalıydı.

"biraz daha yokuş çıkarsam ciğerlerim ağzımdan çıkacak apo." dedi burak nefes nefese. kaç basamak merdiven çıktığını bilmiyordu. eğilerek soluklanırken düzenli spor yapan ve adeta dengeli beslenmenin vücut bulmuş hali olan sevgilisi hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden bakıyordu suratına.

"böyle bir şey fizyolojik olarak pek mümkün olmayabilir." dedi gülerek. burak homurdanarak kendini merdivene bırakmıştı. biraz dinlemeden hiçbir yere gidemezdi. sabahtan beri koşuşturuyor ve sıcacık bir duşun ya da rahat bir yatağın hayalini kuruyordu. oysa apo kolundan tutarak sürüklemişti onu.

sevgilisi gülerek birkaç merdiven indi. yol kapatma gibi bir durum söz konusu değildi çünkü ağaçların arasında kalmış o uzun merdivende tek başlarınaydı. sarışının yanına oturup ayaklarını burak gibi aşağı uzattı. yorgun olsa da gülmüştü apo'nun renkli çoraplarına. kendine asla yakıştıramadığı rengarenk şeyler yanındaki çocuğa çok yakışıyordu ve ona bundan bulaşmayı çok seviyordu.

apo, burak'ın ayağına vurdu hafifçe ayağıyla. "gülme." dedi ardından. renkli çorapları sevgilisi tarafından sürekli dalgaya alınıyordu. oysa apo, giydiği her kıyafete ayrı bir çorap seçecek kadar takıntılı biriydi.

öyle normal ⚣ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin