25 - Akıntı

320 21 81
                                    


Bölüm Şarkısı : - Askya and Kiera Jas - Above The Water 

Yaz çiçeklerinin kokuları gibi renkleri de etrafa yayılmıştı. Parmakları gezdirdiği her bir taç yaprağına dokundukça yüzüne yerleşen gülümsemeye kendisi de anlam veremiyordu. Tüm bedenini hafif hafif okşayan rüzgar ilerideki denize ulaşıyordu. Adımlarını yavaşlattı, derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Etrafta rüzgarla dalgalanan deniz ve çiçeklerin sesinden başka bir şey duyulmuyordu. Dokunduğu, hissettiği her şey kendi hızında akıp gidiyordu. Kendini rüzgara bıraktığını, hiç düşünmeden sadece esintinin içinde kaybolmuşluğun verdiği o huzuru hayal etti. Bulması veya bulunması gereken hiçbir şey yoktu. Sadece düşünmek zorunda kalmamanın o hafifliği ile estiği yerler vardı. Etkisi hafifti, olması gerektiği gibi.

Olduğu yerde durdu. Kendi hızında mı esip gidiyordu yoksa bir fırtına gibi esip gürlüyor muydu  bilmiyordu. Güneşin altında, deniz kıyısında bir süreliğine durmak hoşuna gitti. Hissettiği şey kendisinin mi yoksa etrafındakilerinin varlığı mıydı bunu da bilmiyordu ama her nefes alıp verişinde zihninden geçen düşüncelerin sadeliği hoşuna gitti. Gözlerini açtı. Bakışları dalgaların arasında sörf tahtası ile mücadele eden genç adama takıldı.

"Yibo! Dikkatli ol!"

Genç adam uzaklardan gelen kişinin sesi ile başını kaldırdığı sırada bir dalga onu alıp alt üst etmişti. Zhan çiçekleri ezmek pahasına koşarak kıyıya yöneldi. Endişeli bakışları deniz yüzeyinde gezinirken gülümseyerek başını sudan çıkaran adama kaşlarını çatarak baktı.

"Çık artık şu sudan. Yorulmadın mı?"

Yibo Zhan'ın sitemine tek kelime bile etmeden denizden çıkarak kedisine bakan adama doğru ilerledi ve dalgaların arasından kurtardığı sörf tahtasını kumların üzerine bıraktı. Uçlarından sular damlayan uzun saçlarını geriye doğru atarken ona bakan adamı mest ettiğinin farkındaydı. Bu farkındalıkla gülümseyerek adımlarını hızlandırdı. Zhan'ın kaşları çatıldı, genç adamın ne yapacağını tahmin etmişti ama kımıldamadı. Bir çift ıslak kol kendisini kavrayıp havaya kaldırdığında "Wang Yibo!" diye bağırdı ve kollarını genç adamın boynuna doladı. Sinirli değildi, sesi daha yeni çiçekleri okşayan rüzgar gibi yumuşak ve mutluydu.

Yibo kollarında Zhan ile koşarak suya girdi. Yibo Zhan'ın her bir köşesini ıslattığından emin olurcasına suya batırdı. Kollarını sevgilisinin bedeninden çektiğinde sevgilisinin suyun altından yüzerek ayaklarını yerden keseceğini tahmin etmemiş, kendisini suyun altında bulmadan önce nefesini tutmak için yeterli zamanı zor bulmuştu. Zhan gözlerini sıkı sıkı kapatmış, iki eliyle genç adamın bacaklarına sarılı halde duruyordu. Yibo Zhan'ı tutarak suyun yüzeyine çıktığında Zhan gülmeye başladı.

"Sabahtan beri bunu planlıyordun değil mi?"

"Evet. Denize gelip kuru bir şekilde eve dönmeyi beklemiyordun herhalde?" Yibo gülerek karşılık verdiğinde Zhan'ın kolları belindeki yerini almıştı.

Sıcak güneş, serin deniz, ıslak saçlarını okşayan rüzgar ve deli gibi atan iki kalp.

Zhan dudaklarını genç adamın dudakları ile buluşturdu. Denizi öper gibi hissettiren uzun ve tuzlu bir öpücüğün ardından dudaklarını ayırdı. "Farklı bir şekilde ıslanmayı planlıyordum." dedi Zhan nefes nefese.

"Onun için de vaktimiz var." Yibo'nun dudakları tekrar sevgilisinin dudakları ile buluştu. Gece rüzgarı gibi tanıdık ama her seferinde titremelerine neden olan dokunuşlar birbirini buldu, üzerlerinde gezindi, tenleri en hassas noktalarında birleşti. Dalgaların kıyıya vuruşlarına eşlik ederek sarsılan iki beden zevk nidalarıyla eriyip birbirine karıştı. Bir süre onlar denizi değil deniz onları izledi. Kıyıya taşınan sevişmeleri ikisi de bitap düşene kadar devam etti.

Nan HaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin