Bölüm şarkısı Ne Jüpiter - Kararsız
Not: Bölüm şarkısı bölümün genelini yazarken ilham aldığım şarkı. Bölümü bu şarkıyla okumak zorunda değilsiniz. Eğer bir sahnede spesifik olarak şarkı açmanızı istersem sahnenin başına yazıyorum. Söylemek istedim. Keyifli okumalar.
Karanlıktı. Düşünceleri siyah bir sis gibi etrafını sararken tutamayacağını bile bile kaybolan ışığa doğru elini uzatmaya çalışıyor ama o elini uzattıkça karanlık onu daha da çok sarmalıyordu. Bağırmaya çalıştı ama sesi çıkmıyordu. Korkuyla etrafına bakındığında kendisini sarmalayan siyah sisten başka bir şey göremedi. Düşünceleriyle mücadele etmek istercesine başını kavramak için ellerini kaldırırken duraksadı. Donakalmıştı. Titreyen bakışlarını önce ellerinde sonra da vücudunda gezdirdi. Bulunduğu aydınlığı uçsuz bucaksız bir karanlığa gömen o sisler kendisinden çıkıyordu. Kendi ruhunun etrafa yaydığı sislerinde, kendi yarattığı karanlığında hapsolmuştu. Durdurmaya çalıştıkça daha da çok yayılan karanlık, sessiz bir çığlık atmasına sebep oldu. Dizlerinin üstüne çökerken attığı çığlığı sadece yalnızlığında yankılanmıştı. Bakışları yere sabitlenmişken önüne düşen bir ışık hüzmesiyle etrafına bakındı. Birileri ruhunun bile duymadığı o çığlığı duymuştu. Sisleri yararak ona uzanan eli tuttuğunda karşısında gökkuşağının bütün renkleri etrafını sararmalamış, kendisine dünyanın en güzel tablosuna bakıyormuş gibi gülümseyen genç bir adam gördü. Gördüğü renkler onu saran karanlık sisle mücadele etmeye başladığında ona gülümseyen gence yaklaştıkça genç adamın renklerinin daha çok parladığına şahit oldu. Wang Yibo onu kendi renkleriyle sarmalarken kendisine söylediği yalanlar ve bu yalanların oluşturduğu düşünceler bir bir gökkuşağında kaybolmuştu.
Kendisine yalan söylemiş ve bu yalanlarına inanmış olan insanları kendilerini hapsettikleri yerden çıkarmak zordur. Her bir yalanı önlerine parmaklık gibi ekleyenler bulundukları yerin onlar için en iyisi olduğuna inanmak adına her şeyi yaparlar. Gerçekler peşlerine düşmesin diye gözlerini ve kulaklarını kapattıklarında her şeyin yolunda olduğunu sanırlar. Onlara acı veren duyguları bir daha hissetmemenin kendileri için en iyisi olduklarını düşündükleri için yaparlar tüm bunları. Geçmişte kendilerini kırıp döken gerçeklere sırt döndüklerinde peşlerine takılmadıklarını düşünseler de parmaklıkları yalanlardan oluşan o hapishanenin duvarlarının kaçmaya çalıştıkları gerçeklerin kırıklarından oluştuğunu fark etmezler. Herkes önüne parmaklık olarak diktiği yalanlarından sıyrılıp kendisine ulaşmaya çalışırken gerçeklerinin kırıklarıyla ördüğü duvarları kimse kırmaya cesaret edemez.
Zhan, yalnızlığında mutlu olduğunu kendine inandırmıştı. Hiç kimseye ihtiyacı olmadığı yalanında yıllarca yaşamış, hayatına birilerini dahil etmemişti. Parmaklıklarını zorlayan herkes bir süre sonra pes edip kendi yoluna gitmişti. Ancak şimdi bütün güzelliği ile karşısında uyuyan genç adam parmaklıkların arasından sızmak yerine kendi parmaklarını kesmek pahasına kırıklarından oluşan duvarlarını yıkmak için oradaydı. Yaralansada onun duvarlarını elleriyle parçalamaya çalışırken çektiği acıları umursamıyordu. Tıpkı o rahatsız pozisyonda uyuyakalmayı umursamadığı gibi.
Zhan gördüğe garip rüyadan gözlerini kırpıştırarak uyandığında ilk başta neler olduğuna anlam verememişti. Gözlerini gezdirdiği odanın kendi odası olduğuna emindi ama yatağının kenarına çömelmiş, başını koluna yaslayarak uyuyakalmış olan genç adamın odasının bir parçası olmadığından emindi. Yüzü genç adamın kirpiklerini sayacak kadar yakın dururken hala rüyanın etkisindeydi. Kendisine uzanan eli tuttuğunda genç adamın büyüyen gülümsemesi ve daha çok parlayan renklerini hatırlıyordu. Hiçbir rüyasını bu kadar net hatırlamazdı. Gerçi yıllardır sadece kabus görüyordu. Ama karşısında rüzgarsız denizler kadar sakin ve güzel uyuyan gencin kabuslarını renkli rüyalara dönüştürdüğüne şahit olmuştu. Rüyasında elini tutan Yibo'nun gerçekte kendisini sarmalayan kolları, bakışları, davranışları ve sözleri tek tek gözlerinin önünden geçti. Karanlığını dağıtmaya çalışan bu gencin şu ana kadar üzerinde durmadığı bütün davranış ve sözleri aklında bir bir kırmızı karanfiller gibi açarken tüm bunlar kalbinin hızlanmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nan Hai
Teen FictionKaçmaya çalıştıkça içine çekiliyordu. Gitmek istiyordu ama gidemiyordu. Nedenini kendisi de bilmiyordu. Ne zaman başlamıştı bilmiyordu. Onu son zamanlarda gördüğü anlar bir elin parmaklarını geçmezdi ama her seferinde kaçmak için yer arıyordu. Fakat...